Günümüz itibariyle birinci dünya savaşının sona ermesinin üzerinden yüz yıl geçti. Savaşın getirdiği acı ve hüzün zaman toprağının altında eridi.

Günümüz itibariyle birinci dünya savaşının sona ermesinin üzerinden yüz yıl geçti. Savaşın getirdiği acı ve hüzün zaman toprağının altında eridi. Fransa’da yüzüncü yıl anısında bir sergi açıldı. Bu sergide bizi ilgilendiren en önemli parça ise orijinal Lozan Antlaşması. Antlaşma İsviçre’nin Lozan kentinde yapılsa da asıl metnin Fransa Dışişleri’nde bulunması kararlaştırıldı. Şimdi gelelim asıl konuya. Sonuçta antlaşmanın bitmesine kaç yıl kaldı şurada. Günler su gibi akıp geçiyor. Ama cidden bitiyor mu bu Lozan. Bitmesine sevinilecek bir anlaşma mı acaba?
Yıllardır sürekli duymuşsunuzdur bu sözleri. Hele de 2023 e bu kadar az kalmışken ısıtılıp ısıtılıp tekrar servis ediliyor kendisi. Dillerde aynı cümle : ‘Lozan’ın gizli maddeleri var! Ama antlaşma yüzyıllık olduğu için yakında kurtuluyoruz bu illet antlaşmadan!’ peki duyuyoruz da hiç açıp birkaç sayfa karıştırıyor muyuz acaba bu nedir diye.
Lozan antlaşması süreli bir antlaşma değildir. Lozan’ın son kullanma tarihi yoktur. Süreli olduğunu düşünmek dile gelemeyecek kadar mantıksızdır. Gizli maddelere gelecek olursak: Antlaşma 143 maddeden oluşur aslı Fransa’da kopyası ise Türkiye’dedir. Zamanında resmi gazetede yayımlanmıştır. Antlaşmanın gizli maddeleri olsa bile şimdiye kadar kamuoyuna duyurulmuş olması gerekir. Gizli antlaşmalar uzun süreli saklanamaz. İlgili toplumlarca bilgilendirilmek üzere yayımlanırlar. Şimdi soruyorum nerede bu imzalı, mühürlü gizli antlaşma? Nerede bu belgeler? Bir adet bile gerçeği yansıtan belge yok iken gizli maddelerden bahsedilemez. Gizli maddelerden bahsederken hilafetin kaldırılmasını İngilizlerin istediği de söylenir. Aynı İngilizler Sevr’i hazırlarken hilafet kalkmasın. Kuklamız olsun ki sayesinde tüm Müslümanları kontrol edebilelim der. Gerisini siz düşünün artık.
Birde şu söz var:’ Lozan bir hezimettir!’. Lozan ne bir hezimet ne de bir zaferdir. Lozan bir uzlaşmadır. Bir zafer ya da hezimetten bahsetmek için bir tarafın dayanacak gücünün kalmaması, tamamen bitik durumda olması gerekir. Ya da karşınızda ki heyet çok saf olmalıdır. Hezimet Sevr gibi olur. Elini kolunu bağlar. Sana tek bir hak tanımaz. Yapılan her antlaşma zamanın koşulları göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Taraflara bakarsak büyük bir savaşta maddi manevi büyük kayıplara uğrayan ülkemize karşı kurtuluş savaşında denize atlayan Yunanlar. Toplu tüfeği bırakıp kaçan İtalyan, Fransız ve diğerleri. Ortada kazanan yokken galibiyetten kim bahsedebilir ki? Bu nedenle Lozan bir antlaşmadır. Her iki tarafta da istenilen veya istenilmeyen sonuçlar doğurmuştur. Kimse istediğini tam olarak elde edememiştir. Türkler açısından ise dayatılar, Sevr Antlaşması’ndan sonra Lozan korkunç rüyalardan sıçrayarak uyanmak kadar ferahlatıcıdır. Bu nedenle boşuna 2023’ü beklemeyin. Son olarak Fransa’daki serginin küratörlerinden Ranvoisy’nin sözlerini ekliyorum. ‘’Belge özgün haliyle burada ve incelenebilir. Arşivlerde başka bir metin yok. Bu antlaşmaları yapan devlet adamları bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı'nın çıkacağını ve çoğunun geçersiz kalacağını bilemezdi. Dolayısıyla bir tanesi için yüz yıl sonrasına dönük taahhüt verildiğine inanmak mantıklı değil. Lozan, Mustafa Kemal'in galibiyetinin ürünüdür ve tam olarak İttifak Devletlerine dayatılan bir sonuçtur. Ziyaretçilerin, tarihçi bilim insanlarından aldığımız görüşleri burada kayıttan dinleme olanağı var. ‘’