18 Mart, tarifi olmayan duyguların tarihi! Dünyanın en güçlü denilen ordularını dize getiren şanlı milletin tarihi!

18 Mart, tarifi olmayan duyguların tarihi! Dünyanın en güçlü denilen ordularını dize getiren şanlı milletin tarihi!
Bu yazıyı neden 18 Mart sonrası yazıyorsun diyebilirsiniz. Sonra yazıyorum çünkü zaferden değil zafere gölge düşüren hurafelerden bahsedeceğim. 18 Mart günü sosyal mecraları ve yapılan paylaşımları takip ettim. Ne yazık ki çoğu kişi Çanakkale Deniz Muharebesini araştırmaktan bile aciz. Çoğu paylaşım yanlış bilgilerle dolu. Şimdi hepsini bir kenara bırakıp biriyle meşgul olalım.
Çanakkale Savaşı, çok zor şartlarda yapılmış keskin bir harptir. Fakat gün geçtikçe ortaya bazı hatalı bilgiler çıkmıştır. Bunlardan biri de ordunun yemek sıkıntısı çekmesidir. Çoğu yerde görmüşsünüzdür. Çanakkale savaşında bir alaya ait belli tarihlerin yemek listesinin yer aldığı bir fotoğraf. Siz hiç bu listenin gerçekliğini araştırdınız mı? Ben sizin adınıza araştırdım.
Çanakkale cephesi, o dönemde merkez olan İstanbul’a yakın bir cepheydi. Merkeze yakın olduğu için erzak yardımını denizden ne kadar sıkıntılı da olsa kara yolu ile yürütülebiliyordu. Ayrıca Çanakkale halkı temel ihtiyaçların neredeyse hepsinde ordunun yardımına koştu. Bu cephe çevresinde 3 büyük fırın, 3 büyük çayhane bulunmaktaydı. Savaşa katılan gerek er gerek rütbeli askerlerin bazılarının tuttuğu günlüklerde açıkça yemek konusunda sıkıntı çekmedikleri belirtilmiş gün içinde yediklerini yazmışlardır. Yemek sıkıntısını doğrulayabilecek tek kanıt, yemeğin sınırlı zaman yeteceğini ve ikmal yapılması gerektiğini belirten bir mektuptur. Bu mektubun amacı da İstanbul’dan kara yoluyla gelen yardımı hızlandırmak içindir. Savaş sırasında yemek kadar su da bir sorundur. Fakat bu sorun bizim ordumuz için değil, düşman orduları için sorundur. Suyu Nil Nehri’nden getirmek zorunda kalan düşman orduları tankerlerde fazla süre beklemekten kokmuş ve içilmesi zor bir hal almıştır. Ayrıca yiyecek olarak kurutulmuş et konservesi dışında pek bir seçenekleri olmadığı için, sebze yetersizliği nedeniyle hastalıklarda baş göstermiştir.
Bu yazıyı kaleme alırken amacım Türk ordusunu ve muazzam zaferi küçüksemek değil, aksine savaşı yalanlar ve hurafelerle bulandırılmayacak kadar şanlı bulmamdandır. Asker ve mühimmat eksiğini iman dolu göğüsleriyle kapatan Türk askeri mükemmel bir zafer elde etmiştir. Tarihi yüceltmeye çalışılarak söylenenler tarihi kirletmekten başka işe yaramamaktadır. Doğruluğuna inandığınız kaynaklardan yapacağınız araştırmalar söylediklerimi doğrulayacaktır.
Çanakkale’yi geçilmez kılan Türk askerini, uğruna can veren şehitlerimizi minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun.