İşe gelip giderken bazı sabahları, Sarıçay’ın kenarından bisiklet yolunu takip ederek İnönü köprüsünün ayağına çıkıyorum, bazen pazarın içerisinden geçiyorum.
İşe gelip giderken bazı sabahları, Sarıçay’ın kenarından bisiklet yolunu takip ederek İnönü köprüsünün ayağına çıkıyorum, bazen pazarın içerisinden geçiyorum.Bu yolu takip etmek çok büyük rahatlık fakat bu yol hayallerimde çok daha farklı yer alıyor. Yıllardır Sarıçay sorununu vatandaşlar gündeme getiriyor. Belediye Meclisi bu konuda birkaç şey söylüyor DSİ ile ortak bir çalışma yapılması gerektiğini dile getiriyor. DSİ’den ses çıkmıyor ve bu güzelim çay ve etrafı güzelleşmek yerin TUVALET GÖREVİ görüyor.
Ne zaman bu yolu kullansam burnumu tıkamayı unuttuğum anda burnuma sidik kokusu doluyor. Sarıçay’ın kenarını kullanan bazısı göçmen bazısı evsiz kişiler tarafından Sarıçay’ın etrafından maalesef çiçek kokuları yerine çiş kokuları yükseliyor.
5 sene önceden Çanakkale’ye hayran kalarak Ankara’dan taşınmış bir kişi olarak, bu duruma çok üzülüyorum. Çanakkaleliler neden Sarıçay’a sahip çıkmıyor?
Eskişehir’de bunun bir örneği var bilirsiniz…
Porsuk Çayı zamanında o kadar kötü, pis bir haldeymiş ki, bizim Sarıçay’dan bile berbat haldeymiş. İnternetten ararsanız, bulursunuz.
Ve burasının ele alınmasının ardından şu anda Eskişehir’in en görülmesi gereken yerlerinden biri olmuş durumda. Etrafındaki yeşillik, suyun üzerindeki gondollar, gece ışık ışıl olan çayda fotoğraf çektirmek isteyenler…
Bizim Sarıçay’ımız neden böyle olmasın ki? Yeteri kadar alanı var, yeteri kadar uzunluğa sahip…
Ben hayallerimdeki Sarıçay’dan bahsedeyim mi sizlere, bakalım beğenecek misiniz?
Berrak bir su ve kenarında sokak lambaları… Pazar tarafına yapılmış çay bahçesi alanı, kenarlarda iyileştirilmiş banklar, bir tane çocuk parkı, yaz akşamlarında birçok kişinin çimlere oturduğu, çekirdeğini aldığı şen şakrak kalabalıklar ve mis gibi çiçek kokuları…
Bu alanın ıslahı için belediye ve DSİ’nin ortak çalışması şart! Lafım yönetici pozisyonunda olan herkese; madem halk için hizmet ediyorsunuz, e edin bakalım da şu Sarıçay’ın çiş kokularından kurtulalım…