Ateş, eldeki kanıtlarla bundan 1,4 milyon yıl önce insanoğlunun bilinçli bir şekilde kullanmaya başladığı tahmin edilir.

Ateş, eldeki kanıtlarla bundan 1,4 milyon yıl önce insanoğlunun bilinçli bir şekilde kullanmaya başladığı tahmin edilir.
Yemeklerin pişirilmesi, soğuk havalara karşı ısınmak için bulunan bir çözüm ortağı, bazen de vahşi hayvanlardan korunmak için yaktılar bunu ama devrim niteliği olarak sayılabilecek elementlerin işlenmesi ve taştan daha sert metallerin araç gereç yapılması.
1712 yılına dek ateşin kullanımı sadece daha gelişmiş aletler, silahlar için kullanıldı sürekli bir ürün geliştirme gibi aslında. Ama bu tarihte İngiltere’de ateşin beslemiş olduğu buhar makinesi icat edilmiş olup, bugüne kadar tamamen el ile üretim yapan insanlık, mekanik üretime geçti ve yine ilk defa insan gücüne olan ihtiyacı bu dönemde azalmaya başladı.
Dünya nüfusunun hızla yükselişi ama bir o kadar da makineleşme ile insan iş gücüne ihtiyacın aynı oranda azalması açlık sınırında yaşanan kesimin sürekli yükselmesine neden oldu.
2. sanayi devrimi bu durumda daha çok teknolojik devrim; 860-1914 arasını kapsar. Başlangıcı, İngiliz mucit H. Bessemer’in icat ettiği ucuz çelik üretim yönteminin yaygınlaştığı 1860’a uzanır. Bessemer yöntemiyle, eritilmiş pik demir, alttan verilen havanın oksijeni ile çeliğe dönüşür. Teknoloji Devrimi çelik, tren rayları, petrol, elektrik ve kimyasal teknikler sayesinde oluştu. Kısa sürede Avrupa, ABD ve Japonya’ya yayıldı.
Tabi yine olan şirketlerin daha yüksek kar marjlarıyla çalışmaya başlaması ve işsizler ordusuna yenilerinin katılması kaçınılmaz oldu. Artık iş bulmak, o işte çalışabilir kalmak için daha uzun saatler, durmaksızın hem de elinden gelenin en iyisiyle çalışmak zorundaydık.
İnsan gücüne olan ihtiyaç gün geçtikçe azalıyordu üstelik artan nüfusa karşı bu büyük bir problemdi.
Tüm bu devrimler bizi yeni devrimlere gelişmelere doğru itmekte gecikmedi. Her yeni bir üretim devriminden sonrası yeni bir devrime olan zaman kısaldı.
3. sanayi devrimi için hiç vakit kaybetmedik. Üretimde dijital devrim olması, elektroniğin kullanımı ve micro işlemcilerin ve robotik teknolojilerin gelişmesiyle üretim daha da otomatikleşmişti. Otomasyonun ve üretim sistemlerinin çoğalmasıyla yepyeni ve sıfır hatayla çalışan robotlar üretilmişti. Üretilen bu yeni nesil robotlar hem ucuz hem de üretimde verimliliği arttırmıştır.
Artık üretimde insan hatası ile olan defolu ürünler oldukça azalmış, üretim yapan şirket sahiplerinin yüzü gülmüş, ucuz üretimden faydalanan diğer şirketler ise durumdan hiç şikâyetçi olmamıştı. Üretim maliyetlerindeki bu düşüş, elbette ki halka da yansımış sayısız fayda sağlamıştı ama ya bu arada beyaz yakalıya ihtiyacın azalması, üretilen ürünün fiyatı düştükçe bu ürüne ulaşamayan insanların daha da artması kaçınılmaz oldu.
2018 yılındaki verilere bakıldığında; Dünyada 2 milyar kişi yoksulluk, 753 milyon kişi de aşırı yoksulluk içinde hayatına devam etmeye çalışıyor. Üretimin, teknolojinin bu denli yükseldiği, aslında dünyanın sürekli zenginleştiği bu yıllar da bu kadar insanın yoksul olması, aslında teknolojinin sadece zenginlere fayda sağlayabildiğini söyleyebilir miyiz?
Ve son!
Artık endüstri 4.0’dan bahsediyoruz. İnsana ihtiyacın en dip olduğu sanayi devrimiydi bu. Yapay zeka ile çalışan robotik kollar, üretim bantları…
“Teknolojik devrimler hayatımızı kolaylaştırıyor” bu cümleyi kuramayan insanların olduğunu unutmayalım!