Dün telefonuma gelen haber bildiriminde şu başlık yazıyordu, ‘Türkiye’nin en çok itibar gören meslekleri belli oldu’. Az buçuk aklımda birkaç meslek belirdi tabi, girip baktım hemen.
Dün telefonuma gelen haber bildiriminde şu başlık yazıyordu, ‘Türkiye’nin en çok itibar gören meslekleri belli oldu’.
Az buçuk aklımda birkaç meslek belirdi tabi, girip baktım hemen.
İlk 10 meslek sırasıyla şunlardı; tıp doktorluğu, hakimlik, üniversite profesörlüğü, pilotluk, büyükelçilik, valilik, diş hekimliği, yüzbaşılık, generallik ve avukatlık.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfi Sunar’ın yapmış olduğu araştırma neticesinde ortaya çıkan bu meslekler, yılların verdiği bakış açısının hala daha değişmemiş olduğunu gösteriyor bana.
Şimdi alın teri ile yapılan her meslek kutsaldır. Bu değişmez.
İtibar derseniz ise bambaşka bir konuya gelir. Bu mesleklerin itibarsız olduğunu söylemiyorum kesinlikle! Ama bunların arasında 2020 yılında başka meslekleri de görmek isterdim.
Bu mesleklere baktığımda itibar algısının biraz ‘kazanç’ ile doğru orantılı gördüğümü söylemek isterim.
Anneler kızlarının eş tercihi için hep bir doktor, hakim ister ya, ‘aman kızım rahat etsin’ kafasıyla, ha bunun gibi neredeyse liste.
İtibarın halbuki kazançla alakası yoktur.
Ne kadar paranız olsa bile, bir kere itibarınızı kaybettiniz mi bunu parayla satın almak mümkün değildir,
Mi acaba?
Galiba bizim ülkemizde bu biraz daha farklı işliyor, henüz itibar ne demek onu tam anlamıyla kavrayamamışız. Kimlik algılarımız 2020 yılına geldiğinde hala daha geleneksel kalmış…
Mesela, ben bu listenin içerisinde ‘bilim insanlığı’ görmek çok isterdim veyahut ‘yazılım mühendisliği’ görmek…
Neticede hayal kurmak bedava!
Bu mesleklerin kutsallığı devam etsin yanlarına eklensin yenileri, yepyeni bir dünyada yaşıyoruz artık. Biraz gözümüzü açmamız lazım. Yönelimlerimizi, ihtiyaçlarımızı iyice değerlendirmemiz lazım. İleri görüşlü bireyler olmak için harekete geçmemiz lazım.
Lazım da lazım işte…
Sorarsanız şayet ‘kendi mesleğin olan gazetecilik’ niye demedin diye, o hayal olmaz ütopya olur ya neyse…