Kocaman kütüphaneler, milyonlarca cilt envaı çeşit kitap, hepsi yıllardır avucumuzun içindeki o küçücük aletlerde…
Kocaman kütüphaneler, milyonlarca cilt envaı çeşit kitap, hepsi yıllardır avucumuzun içindeki o küçücük aletlerde… Aradığımız her hangi bir bilgi, ulaşmaya çalıştığımız bir yazı parmaklarımızın uçlarında ve saniyeler içinde önümüzde.
Hiçbir ücret ödemenden ulaştığımız bu hizmet sayesinde, herkesin birer bilgin olması gerekmez miydi?
Yoksa hiç okumuyor muyuz?
Şuan sosyal medya devlerinden biri 240 karakterle sınırlı yazıların yazılarla dolu, anlatmak istediğini bu karakter sınırları içinde en özet şekilde belirtmemizi istiyorlar bizden. Yani bize verilen özetin en sıkıştırılmış hali.
İnternetteki çoğu bilgide böyle ne yazık ki! İnsanlar istedikleri bir bilgiyi elde etmek için sayfalarca yazı okumasına, onlarca dokümanın arasında kaybolmasına gerek kalmadan net bir öğrenme elde edebiliyor.
Ama ne kadar kalıcı?
Onlarca, yüzlerce okunulan yazıdan akılda kalanlar ile birkaç cümleden elde edilen bilgi belki aynı olabilir, ama işin özünü kavramada, o bilgiyi öğrenmede ve kalıcı olması için bir temel oluşturmada avcumuzun içindeki dünya ne yazık ki bize pekte fayda sağladığı söylenemez.
Hayatımızın her alanına müdahil olan bu akıllı cihazlar, günlük yaşamda sağladığı faydalar yadsınamaz bir gerçek olmasına karşı bir o kadar da toplumlara zarar veriyorlar.
O kısacık yazılara o kadar inanıyoruz ki bazen, doğruluğunu tek tık ile araştırabilsek bile bunu yapmaktan kaçınıyoruz, belki de duymak istediklerimizde bu daha yoğun yaşanıyor. Ama daha dün güldüğümüz ya da birden dikkat kesildiğimiz bir bilgiyi bir sonra ki gün kaçımız hatırlıyor ki?
İşin birde kirlilik kısmı var. O kısacık cümlelerden elde ettiğimiz müthiş veriler değil mi? Onları hiç doğruluğunu kontrol edenimiz var mı? Kitaplar gibi değiller hem kitap çıkarmak takdir edersiniz ki bir tweet atmaktan kat ve kat daha zor. İşte bu yüzdendir ki çoğunluk akıllı telefonlardan tüm topluma hemen herkes saniyeler içinde istediklerini yazıp yayınlıyor ve bizde avucumuzun içinden o dar dünyalara dalıyoruz.
Ali Öztürk