Biz insanların, karıştırdığı iki önemli kavram bunlardır…
Günümüzde SEVMEK bir şifre, onu ANLAMADAN işini yaptırmak argoca MALI GÖTÜRMEK güncel ve öncel iş…
Gir şifreyi aç KİLİDİ, boşalt SANDIĞI, buna da HAKKIM de, öyle mi !..
Hakkı olanlara haber verme, bu NE oldu ÇIKAR, çıkarcı KAÇAR !?.… Karıştır her tarafı her tarafı birbirine KAT, ondan sonra horlaya horla YAT :!?!...
KKTC’yi özlemek ve Ramazan Bayram’ında burada olmak, arkadaş ve dostlarla beraber olmak !...Yedi yıldır orada akademisyen olarak çalışan biri olarak, KKTC’nin EĞİTİM ve TOPLUMSAL sorunlarını Girne’de esnaftan, davette oradaki dostlardan, akademisyenlerden, gazete köşeyazarı olarak da gazetecilerden dinledim, gazetede yazılarını okudum, onları ANLADIM…
Onların ikram sofralarında bulunmak, güncel konularla ilgili sıkıntılarını dinlemek, bazen üzülmek bazen sevinmek; bazen de işin içinden çıkamayınca Türkçemizde çok GÜZEL ve yerine göre ÖZEL kelimemizi olan NEYSE diyerek, anlatanı da dinleyeni de rahatlatmak…
KKTC Türkü, türkü söylemeye vakit bulamadı, neden? Onlar yaşadılar sıkıntıyı, onlar özgür olacağım derken kurdular TMT-yi, onlar oldular MÜCAHİT, bizler ancak olduk, ŞAHİT !?..
Kurallara ve krallara tabii olup yaşam oluşturmaya bakacağım derken, tamamen KURALCI oldular, yönetenler, çekilen çileler onları kendine, KENDİNCE bırakmadılar…
Devlet olma çabası yıllardır sürerken, bazen ekonomide bazen genel yaşamda yabancıların çokluğu ve kendilerinin yokluğunda bazen EĞİTİMDE bazen turizmde bazen yükseköğretimde, yaşayıp durdular ZORLUĞU ! …
Bu sıkıntılar ara ara giderilmiş gibi görülse de bir bakmışsınız birileri birşeyleri dürtükler bu çilekeş ülkem YAVRULUKTAN GENÇLİĞE geçmenin hayali içinde hep debelenip durdu…
Bu debelenmede Türkiye’miz devreye girer onları rahatlatır, huzura kavuşuyoruz, huzura kavuşturuyoruz düşüncelerini ETKİN hale geldiği sırada bir başka şey çıkar, HUZUR BOZUCULUK da bir sanat haline geldi sanırım, en kolay iş bu olsa gerek…
Sorun YAŞATMAK kolay, sorun ÇÖZMEK zor, sorun çözeceğim derken toplumda ayrıştırmaya götürmek, ÖZGÜVENİ sarsmak AKRAN ZORBALIĞI yaratmaz mı?
Bu zorbalık EKRAN ve DİJİTAL ZORBALIĞA dönüşmez mi?
İnsanlarındaki ideoloji farklılığı aslında bir zenginliktir, bu tüm dünyada böyle görülmelidir, ülkemizde de KKTC’de de böyle olunca, kültürel yapımız diye tanımladığımız yaşam biçimini tam anlamıyla kavramak, herkesi rahatlatır…
Oraya olan özlemimizi coğrafyanın güzelliğine bakarak gidermeye çalıştık. Bizim şahıslarla kavgamız olmaz, olsa olsa TOPLUMSAL’dır, onu da toplum bilir, çözümünü kendi oluşturur.
Türkiye’mizin birliği-bütünlüğü, KKTC’nin dirliği-varlığı hepimiz için ESASTIR, zaten !?..
Yazımızı iki büyük kültür değerimizin sözüyle bitirelim mi ? onlar söyleyince bizim söylememize gerek yok diye düşünsek de ANLAMAK için ANLATIMIN da şart olduğunu bilmek önemli !...
Mevlâna diyorki;
“İnsanı iki şey anlatır:
HİÇBİR şeyin yokken, gösterdiğin SABIR,
HERŞEYİN varken sergilediğin TAVIR !?”
Yunus Emrede;
“Kişi bile söz demini (zamanını),
Demeye sözün kemini(kötüsünü),
Bu cihan cehennemini,
Sekiz uçmağ (cennet) ede bir söz.”
KKTC’yi ANLAMAK, sevmekten daha ÖNEMLİDİR!?!..
Çanakkale’den, SEVGİLER…
29.04.2025 Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Akademisyen, Araştırmacı-Köşeyazarı