Tam çayı yeni demlemiş, yazımı göndermiş etrafı da toparlamışken, karşı duvarda asılı simli camdaki aksimin bana manalı manalı baktığını gördüm.

Ben bu bakışı bir yerlerden tanıyordum ve ne zaman bu öz eleştirel bakış üzerime yönelse sonuçların hayra alamet çıkmadığını defaatle tecrübe etmiştim. Evet, o yakışıklı yüzün tamamlayıcısı çakmak gözlerim bana, millet bir koltuğa oturup huzurlu huzurlu birden fazla maaş alırken sen bir maaşa neden bir işçi sendikasının bütün işkollarını tek bünyede toplamaya çalışıyorsun, anlamına gelen bir bakış atıyordu. Bu durumdan vazife çıkaran ayaklarım da istikametini patronun odasına çevirince elimde çay tepsisi ile patronla televizyonun arasına girdim ve kısa süreli bir televizyon tutulması hadisesinin müsebbibi oldum. Sonra kendimi toparlayıp patronun görüş açısından çıktıktan sonra münasip bir dille ‘’huzur hakkı’’ teriminin faziletlerini anlatıp tek maaşla bu gazetenin temel direği vazifesini artık daha fazla sürdüremeyeceğimi ifade etmeğe çalışırken, o elindeki kumandayla televizyonun sesini açıyordu. Madem ki bu topraklarda haklar tepeden inme verilmiş, demokrasinin gelişmesi için gerekli bedeller ödenmemiş ve artık tarihi de tersten akıtma zamanı gelmişse gelecek nesillerin de önünü açmak adına taşın altına elimi koydum ve diğer elimle kumandanın kırmızı tuşuna bastım. Kendi dalağımın anatomisini merak ettiren birkaç yakışıksız söz mırıldanır gibi oldu ama kararlı duruşumun karşısında elinde kağıt kalemle hesap yapmaya başladı ve maaşımı yaptığım işe bölüp ayrı kalemlerden vereceğini beyan etmesiyle muzaffer bir Alparslan gibi beyaz tepsimle odadan çıktım. Bu, iş hayatını derinden etkileyecek havadisi hemen arkadaşlarımla paylaştım ve onların abartılı sevinç kahkahalarını anlamlandırmaya çalışırken, neden aynı maaş için bize angarya çıkartıyorsunla başlayıp, burada devamını yazamayacağım bir takım yakası açılmamış galiz küfürlerini benimle paylaşan muhasebe çalışanlarının telefonun öbür ucundaki sesleri doldu odaya. Olsun ben bir kere mücadele ateşini yaktım arkamdan gelenler bu bayrağı ileriye taşıyacaklardır. Bu arada patron hala ikinci çayı istemedi, her odaya girişimde çalışanlar adına yeni bir taviz koparırım diye beni uzak tutuyor anlaşılan.