Bir ürün veya hizmete ulaşmanın yolları çoğaldıkça ve kolaylaştıkça ücretlerinin de ters oranda azalması beklenir.

Bir ürün veya hizmete ulaşmanın yolları çoğaldıkça ve kolaylaştıkça ücretlerinin de ters oranda azalması beklenir. Mikroekonomi okumasakta buna yakın bir teorinin olduğuna kalıbımı basarım. Ama bu kuralın işlemediği istisnai alanların başında sinema salonlarında film izlemek gelmiyor mu sizce de? Bu kadar televizyon kanalı, ücretli platformlar, internetteki siteler derken filme ulaşımın kolaylaştığı zamanımızda sinemaya gitmenin maliyetine şaşmamak elde değil.
Ve buradan, sinemada patlamış mısır yemek adetinin peydah olmasına vesile olan ne kadar insan varsa selamlarımı iletmeyi de ihmal etmiyorum. Değil film izlerken kulağa hitap eden hiçbir sanatsal faaliyet esnasında ses çıkartan bir şey yenmemeli, yenen şey de bu kadar pahalı olmamalı sayın okur. Artık sinemada film izlemek bir statü göstergesi oldu. Benim gibi kültür ve sanat dünyasını yakından takip ederek okuyucusuna ışık olması gereken bir yazar, yok film  cehennemi, yok hd bilmemne .comlarda film izlemeye çalışıyor.
Gençliğimizde, beğendiğimiz filmlere tekrar tekrar bilet alırdık. Bir filme üç bilet aldığımı da hatırlarım, bir biletle üç film izlediğimi de. Tabi ikinci kategoriye giren filmlerde senaryo oldukça zayıf kalabiliyordu.
Arabada film izlenebilen açık hava sineması da içimde kalan uhdeler listesinin başrolünü paylaşan maddelerdendir hani. O zamanda arabamız yoktu ama şimdi araba bulsak ta park edeceğimiz salonumuz yok.
‘’Patron, sanat sanat için midir halk için mi?’’ Ters bakışlarının kızgınlığı yanaklarımı hafiften pembeleştirirken ‘’ben sanata ulaşamazsam halk için olsa ne yazar’’ diyerek kendi soruma cevap verdim. ‘’Eskiden futbol takımları oyuncularını topluca sinemaya götürürlerdi biz de bir takım sayılırız, böyle aktiviteler aidiyet duygusunu pekiştirir, akşama bilet alayım mı şöyle ailecek gelsin herkes’’ diyerek gözünün içine bakarken o, yurt dışındaki marketlerde etiketleri yirmiyle çarparak liraya dönüştüren bir Türk vatandaşı gibi kafasından hesap ederek bulduğu sayının büyüklüğünden çok hoşlanmadığını bildiren bir uğurlama sözcüğüyle beni yolcu etti.