Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroloji Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Mustafa Ülker, " On senedir ağırlıklı olarak Alzheimer hastalarını değerlendiriyorum. Alzheimer hastalığı 75 yaş üzeri popülasyonda görülen, halk arasında bunama adını verdiğimiz zihinsel yeteneklerin ilerleyici kaybı ile karakterize bir tablo. Günümüzde özellikle 75 yaş üzeri popülasyonda sık karşılaştığımız bir durum" dedi.
Ülker, hastalığın en önemli belirtisinin unutkanlık olduğuna dikkat çekerek, "Kişinin kendisindeki kayıpların farkında olmadığı bir durumla ortaya çıkıyor. Unutkanlıkların ana özelliği yakın bellek unutkanlıkları dediğimiz gün içerisinde kısa süre önce olmuş şeylerin unutulması şeklinde gerçekleşiyor. Kişi günlük yaşantısında yeni şeyleri aklında tutamadığı için ekseriyetle geçmişte yaşamaya başlıyor" ifadelerini kullandı.
" Online olarak hastalara bağlanarak randevu alan hastalarla görüşebiliyoruz"
Alzheimer’ın ilerleyici bir seyir izlediğini vurgulayan Ülker, "Eğer unutkanlıklar varsa ama hasta beş sene sonra da aynı seviyedeyse çok büyük ihtimalle Alzheimer değildir. Tanım itibarıyla mutlaka ilerliyor. Erken evrede başlanan tedavi hastaya epey zaman kazandırıyor. Hiç tedavi görmezseniz 5-6 sene içerisinde tamamen bağımlı hale gelecek bir iş haline gelirken, ilaçların zamanında başlanmasıyla bu süre 10-12 seneye çıkıyor" dedi.
Doç. Dr. Ülker, hastalara online olarak da tedavi uygulanabildiğini söyleyerek, "Bu hastaların hastaneye randevu alıp gelmelerinde problem olabiliyor. Yaşlı hastalar evden çıkmak istemiyorlar, direnç gösteriyorlar. Kendilerindeki unutkanlığın ve hastalığın farkında da olmadıkları için genelde neden geldiklerini bilmedikleri için direnç gösteriyorlar. Çoğu yaşlı hasta yürüyemiyor, bazılarında başka problemler sebebiyle arabaya binmek bile sorun olabiliyor. Biz bu hastalar için aynı zamanda hastanemizde uzaktan değerlendirme yöntemiyle yani online olarak hastalara bağlanarak randevu alan hastalarla görüşebiliyoruz. Bu hastalarda önemli olan şey zihinsel muayene, yani bizim bilişsel muayene dediğimiz şey olduğu için hastaya dokunmak şart değil. Nörolojik aşamada sadece hastanın kooperatif bilişsel fonksiyonları değerlendirmekte sınırlı kalıyor, bunu online yöntemle yapabiliyoruz. Bu uygulamaya bu yaz başladık. Dolayısıyla hastanın buraya gelmesine gerek kalmadan konuşabilecek durumda olan ya da en azından ne yaptığının farkında olabilecek durumda olan hastalar için geçerli. Onlarla konuşarak hastaların durumunu, evresini ve tedavisini düzenleyebiliyoruz" şeklinde konuştu.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Burak Amil ise Alzheimer’ın nörolojik bir hastalık olarak bilinmekle birlikte psikiyatrik yönü de olduğunu belirterek, "Bu hastalarda depresyon, anksiyete tablolarını sıklıkla görebiliyoruz. Kaygı, huzursuzluk, öfke kontrol problemleri, sinirlilik, tahammülsüzlük de karşımıza çıkan durumlar arasında olabiliyor. Bazen kişilik ve davranış değişiklikleri, halüsinasyonlar, şüphecilik de görülebiliyor" dedi.
Alzheimer hastalarının stabil bir yaşam alanından olumlu etkilendiğini vurgulayan Amil, "Odanın çok değişmemesi ya da eşyaların düzeninin değişmemesi hastalığın seyrinde olumlu katkı yapabiliyor. Uyku düzenini sağlamak da psikiyatrik belirtilerin önlenmesinde ve şiddetinin azaltılmasında yardımcı olabiliyor" ifadelerini kullandı.
Hasta yakınlarının da risk altında olduğunu hatırlatan Amil, "Alzheimer hastalarına bakım verenlerde tükenmişlik, yorgunluk, depresif duygudurum, huzursuzluk ve sosyal izolasyon görülebiliyor. Kendi ruhsal sağlıklarını ihmal etmemeleri, gerekirse psikiyatrik destek almaları oldukça önemli" diye konuştu.
Uzmanlar, Alzheimer ile ilgili farkındalığın artması gerektiğini belirterek, erken teşhisin, düzenli tedavinin ve yaşam alanında yapılacak basit değişikliklerin hem hastalar hem de yakınları için büyük önem taşıdığını vurguladı.