Arkeoloji, eski Yunanca “Arkaios” (Eski) ve “Logos” (Bilim) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur ve özü “eskinin bilimi”dir.
Arkeoloji, eski Yunanca “Arkaios” (Eski) ve “Logos” (Bilim) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur ve özü “eskinin bilimi”dir. Günümüzdeki yaygın anlamı ise; “Geçmişte insan tarafından üretilen tüm nesneleri araştırıp değerlendirmeyi ve buna dayanarak bu nesnelerin üretimini yapan insanları ve onların içinde bulunduğu toplumların özelliklerini yorumlamayı amaçlayan bilimdir.” Türk Dil Kurumu’nda arkeoloji, yanlış olarak “Kazı bilimi” olarak yazılmıştır. Kazı, arkeoloji biliminin kullandığı yöntemlerden biridir ama anlamı değildir.İşte bu yüzden arkeoloji, ilk olarak antropoloji ile ortak olarak ilk insan türlerini araştırır. 8 milyon yıl önce var olan Australopithecus türü canlılarla bir değişim süreci oluşmaktadır, iki ayak üzerinde dik yürüyen ve belli bir beyin hacmine sahip insanımsılardır. 3,3 milyon yıl ile 2,5 milyon yıl öncesinde ilk taş aletler yapılmaya başlanır ve bizim de dahili olduğumuz homo grubundan homohabilis türü ile başlangıç bulur. Dünyada takdir gören ilk insan türü bu gruptur ve 3 milyon yıl civarı bir geçmişi vardır. Homo sapiens yani bizim grubumuz son türdür, yaklaşık M.Ö.300 bin yıl öncelerinde var olup, günümüzde 8 milyarı aşkın nüfusuyla çoğalmıştır.
Arkeoloji biliminin temel amaçları; arkeolojik açıklayıcılık (insanlık tarihinde geçmişte bazı şeyler nasıl değişmiştir), bilişsel arkeoloji (ne düşünüp neye inanıyorlardı), çevresel arkeoloji (doğa, çevre), sosyal arkeoloji (nasıl organize oldular), üretim (teknoloji, alet üretimi), ticaret ve değiş-tokuş, insan arkeolojisi (insanlar kimdi, fiziksel özellikler) ve diet (nasıl besleniyorlardı?) sorularına cevap aramaktır.
Arkeoloji, insanlığı ve insanlığın bıraktığı maddi kültür varlıklarını araştırmayı ve anlamayı hedefleyen bir disiplindir. İnsanın geçmişini ele aldığı için tarihi bir bilimdir. Modern bilim insanı kadar modern tarihçinin yaratıcılığını içerir. Arkeolojide radyokarbon gibi tarihlendirmelerden gıda artıklarına kadar birçok inceleme mevcuttur.
Birçok ülke gibi ülkemizde de arkeoloji bilimi 3 temel dala ayrılır. Prehistorik arkeoloji (2,5 Milyon yıl önce ile M.Ö.3000), Protohistorik arkeoloji (M.Ö.8000-3000/2000) ve Klasik arkeoloji (Yunan ve Roma dönemi) ile uzmanlaşmanın daha yararlı olduğu bir anlayıştır. Türkiye’de yirmi bine yakın sit alanı olduğunu düşündüğümüzde, bir protohistoryacı arkeolog, klasik arkeolojinin konularına tam olarak hâkim olamayabilir, çünkü kendi bölümü o kadar derindir ki diğer dallara vakit ayıramaz ve uzmanlık burada başlar.
Toplumda arkeoloji, gizemli yolculuklarla bir kılınmış ve zengin, değerli hazinelerle özdeşleştirilmiştir. Arkeologlara “buldunuz mu?” ya da “harita nerede?” gibi sorular gelmektedir. Arkeoloji belirli bir nesneyi değil, bir süreci ve kültürel oluşumu ortaya çıkarmaya çalışan bir bilimdir ve bunun için çok uzun süreçli bir faaliyet gösterilmektedir. 30-40 yıl önce dahil olduğu kazıda ölen kazı başkanları vardır ve kazı birkaç katı yıl daha devam etmek zorundadır. Eline altın değmemiş arkeolog profesörler bulunmaktadır ve arkeolojinin bir bilim, süreç olduğunu anlatmaktan bir nebze olsun geri durmazlar. Para hedefli eser arayanlara “defineci” deniyor ve gördüğünüz her yerde güvenlik güçlerine ihbar etmeyi ihmal etmeyiniz.
Devrim Demir / 03.02.2021