‘’Bize fakir edebiyatı yapıyorsun ama köşeyi dönmene az kalmış, boşuna gazeteciliğe soyunmadın bu yaştan sonra’’ temalı onlarca mesaj gelince...

‘’Bize fakir edebiyatı yapıyorsun ama köşeyi dönmene az kalmış, boşuna gazeteciliğe soyunmadın bu yaştan sonra’’ temalı onlarca mesaj gelince, acaba yalnız ve güzel ülkemin basın dünyasında yine hangi şaşırtıcı gelişme yaşandı diyerek yazılı ve görsel gazetelere dikkatlice göz attım.
Aman efendim, duyan da gazetecilere bir kıyak yapıldığını sanar, yazarlara piyango vurduğunu zanneder. Bir büyük basın kuruluşumuzun Ankara temsilcisi bir hanımefendi hayvancılık işine girmiş, ilgili bakanlıktan da üç buçuk milyon hibe alacakmış. Ortalığı ayağa kaldıran, bizim eş dostun da avuçlarını ovuşturdukları haberi görünce sadece gülümsedim. Sanki ilk kez bir gazeteci ticaret yapacak. Genelde iş insanları sektörlerinde fazla büyüyünce portföylerine bir de gazete eklemeyi seviyorlardı, bu sefer, hanımefendi gazetecilikte fazla büyüyünce ticarete atılmaya karar vermiş.
‘Kurban bayramına da az kaldı’, diyerek konuyu çıtlattım patrona. Klasik, duymazdan gelme tavrıyla sözlerimi absorbe etti. ‘Millet bakanlıkta fink atıyor, biz anca yedi kişi danaya giriyoruz’ diyerek girizgahtan, gelişme aşamasına doğru yol alırken ellerinde bana fırlatabileceği bir şey olmadığından emin oldum. Ama bu sefer cevap vermemeye kararlı gibi duruyordu. ‘Bill Gates bile tarım işine girmiş, tabi zamanında üniversiteyi yarım bırakırsan böyle dönersin köyüne’ cümlesini etmeseydim belki daha iyi olacaktı. Ama neyse ki ayakkabısını çıkarana kadar, kapının yanında mevzilenişimin de faydasını görerek, çay ocağına sığınabildim. Bir papatya çayı demleyeyim en iyisi.