Geçenlerde Orhan aradı, şu Pamuk olan.

Geçenlerde Orhan aradı, şu Pamuk olan. Neymiş, yazdıklarımı dikkatle takip ediyormuş, edebiyata getirdiğim yeni soluğun uzun ömürlü olmasını temenni ediyormuş, İstanbul’a gelirsem beklermiş falan filan. Lafı dönüp dolaştırıp aldığı Nobel ödülüne getirerek sen yokken biz vardık yollu imalarını duymazdan gelerek, zaten uğramayı düşünüyorum Şevket’i de çağır da, ortam karışık parayı nereye bağlayacağız, onun da bir fikrini alalım, diyerek konuyu değiştirdim.

Pamuk gibi, romancı kimliğimle henüz sahaflarda yerimi almasam da bu konudaki çalışmalarım da belli bir seviyeye gelmiş bulunmakta. Aslında daha önce yazdığım dört başı mamur bir roman dosyası çekmecemde duruyor ama onu anlayıp basacak kapasitede editör eksikliğinden dolayı biraz zamana ihtiyacı var. Görüştüğüm bir kaçı, karakterlerin ayağı yere basmıyor, inandırıcılıktan uzak, gibi basmakalıp editör cümleleriyle beni başlarından savmaya çalışırken, uçakta geçen bir hikayenin kahramanlarının ayağı nasıl yere basacak tabi kimsenin umurunda değildi. Aslında Orhan da edebiyat kulislerinden belki de bu dedikoduları duyup ona minnet eder miyim, kendisine borçlu duruma düşer miyim diye yardım isteyeceğimi düşünerek aramış da olabilir ama bu işler Kars’ta kitap yazmakla, eserlerine beyaz, kara, kırmızı renklerini iliştirmekle hele hele bir tane roman yazdın diye, bir de bundan müze devşirip etinden sütünden faydalanmaya benzemez. Şurada bir aydır kalem oynattığımız düşünülerek ağırlığımızın farkına varmayanlara tuval üzerinden cevap vermek isterim ki kırk beş yıl artı bir ay.

Tüm bunlarla kafam meşgulken, taze çayın tadına baksın diye patronun yanına girdiğimde, misafirlerinden birinin telefonda Fatih Terim taklidiyle bizim gazetede maç işlerine bakan çocuğu kandırdığını anladım. Orhan Pamuk mevzunu açıp eğlencelerini bozmak istemedim ama her Nobel alan, iki kitap bastıran dur şu Agah’ı bir arayayım derse bu işin sonu ne olur, sorusunu yalnızken kendisine sunmak üzere erteleyip çıkarken, bana telefon bağlanmasını istemiyorum arayan not alınsın ben dönüş yaparım, diyerek kapıyı her zamankinden bir kademe sert kapatıp çıktım. Neyse ki gülüşme sesleri, protestomla aynı ana denk geldiği için elimin ayarıyla ilgili yorumları bu sefer duymadan yerime geçtim.