Halk oyunlarinda kullanilan metal araçlara devam…

Halk oyunlarinda kullanilan metal araçlara devam…
Halk oyunlarında kullanılan çeşitli madenlerden yapılmış maden paralar da kullanılmıştır. Bunlar oyunun içeriğine göre bazen araç konumunda bazen de aksesuar konumunda kullanılmıştır. Oyuna olan aktif katkısı ile doğru orantılı olmuştur.
Halk oyunlarında oyun aracı olarak madeni yüzüklerde kullanılmıştır.
“Raks edenlerin, yani oyuncuların oynarken kullandıkları zillere gelince, şimdi pek nadir görülen bu ziller pirinçten yapılmıştır, yuvarlak ve ortaları çukurdur. iki elin baş ve orta parmaklarına iple bağlanırlar, oyun havasının temposuna uygun biçimde birbirine çarptıkça çıngırtılı bir ses çıkarırlar.”
Tarihi boyutu Anadolu toprakları üzerinde görülen Şamanizme kadar uzanır. Halk oyunlarımızın içerisinde önemli bir yer tutan köçeklik geleneği de erkeklerin kullandığı bu ziller, diğer yörelerde kadınlar tarafından kullanılmıştır. Sadece oyunlar sırasında değil, müziklerin icrasında da kullanılmıştır. 
Oyun sırasında ritmik bir katkı sağlanmasının yanında oyuna eşlik etmede kolaylık sağlayan bir tartım aracı olarak tencere kapağı da  kullanılmıştır. Madeni kapakların oyun sırasında birbirlerine vurulması ile elde edilen farklı bir müzikal tınıda oldukça ilginçtir. Bilhassa Yozgat yöresi ve civarında kullanılmaktadır.
Ateş kötünün, özellikle evlenme ritleri, düğün adetleri, törenleri ve oyunlarıyla ilgili çeşitli uygulamalar, ateşin habis ruhları, halkın ecinni tayfası dediği kötü ve çarpıcı ruhları ürkütücü ve hastalara karşı arındırıcı niteliğinden faydalanma inancına dayanmaktadır. Mangalın halk oyunlarında araç olarak kullanılmasına gelince,  bir çoğunun Şamanistlik çağlardan kalma olabileceği ileri sürülmüştür. Bu gelenek, bu günde yurdumuzun bir çok yerlerinde, çeşitli biçim farklılıklarıyla sürdürülmektedir.”
Ateşin bulunması ile insanın yaşam şartları önemli ölçüde gelişmiştir. Ateş insanın birçok ihtiyacına cevap vermiştir. Tapınma, ısınma, aydınlatma, savaş sırasında (saldırı ve savunma), pişirme, madenleri işleme (üretimde) aşamalarında son derece temel ihtiyaçların giderilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ateş ile ilgili söylenmiş bazı atasözlerini söylemek gerekirse;
Ateş dumansız olmaz, yiğit eksiksiz ve günahsız olmaz.
“Gençlik gücü, gitti benden, gitti gider,
Gençliğime acırın ben, yanıp tüter.”
Kışın misafiri ateştir
Ateş demek ile, ağız yanmaz
Ateş, alev ile söndürülmez
Kötü söz, alev alev yanan, bir ateş gibidir.
Sakal tutup tartışılanların, göğsünde ateş yanar
Kefil olacağına, ateş tut.
Maşa uzun olursa, el yanmaz
Yaş ot yanmaz, elçiler ölmez.
Bıksan bile yağ iyidir, yansan bile güneş iyidir.
(Hakanlar veya) Beyler kızdıkları zaman, ateş ve zehir gibi olurlar.
Zulüm, yanan bir ateş gibidir, ona yaklaşanı yakar.
 
Türklerde ateşin varlığı başka anlamlara ve manalara da gelmektedir. Diğer bir anlamda ise ateş (ocak) yani manevi anlamda aile ocağının kastedildiği ateşin sönmemesi veya devam ettirilmesi (ocağın tütmesi) gibi terimler gelişmiştir.
Oyunlar sırasında ateşin kullanılması yalnız Türklere ait  bir gelenek yada kültür olmadığı, diğer dünya milletleri tarafından da kullanılan ateş, insanlık tarihi ile ilgili olup onu oyunlarında da işlemiştir.”  (Devamı gelecek yazımızda)