Son yıllarda mübadil şarkılarına verilen önem, şarkıcı ve müzisyenler için de artış gösteriyor.

Son yıllarda mübadil şarkılarına verilen önem, şarkıcı ve müzisyenler için de artış gösteriyor. Şarkıcı ve müzisyenler ortak şarkıları tekrar yorumlayarak, Türk müzik kültürüne katkıda bulunuyor. Ortak şarkıları hem Yunanca hem de Türkçe seslendirmişler. Böylece yıllardır Türk şarkıları olarak bildiğimiz şarkılar, ortak kültür mirasına dönüşmüş. Candan Erçetin, Buzuki Orhan Osman, Melahat Gürses, Cihat Aşkın, Yeni Türkü ve tabiî ki en başta Muammer Ketencoğlu bu alanda çalışma yapan sanatçılardandır. Yunanistan’da bu tür çalışmalar Türkiye’den daha önce başlamış. En önemli şarkıcılardan biri Stelio Kazancidis, İstanbul ve Anadolu şarkılarını yorumlamış, tamamı Türkçe olan cdleri de mevcut. Haris Alexiou, Glykeria ve Georges Dalaras da bu müziklere emeği geçen önemli sanatçılardandır.
Rebetiko müziği ise Türkiye’de 1980 öncesi neredeyse hiç bilinmeyen bir müzik dalıdır. Rebetiko’yu Türkiye’ye Muammer Ketencoğlu tanıtmış. Günümüzde sayıları durmadan artan rebetiko cdleri ve konserlerine rağmen bu müziğin dinleyici kitlesi halen kısıtlıdır.
Mübadil müziklerinde değişim, bahsettiğimiz mübadil gruplarına ve farklı müzik türlerine göre değişmektedir. Örneğin bölgesel şarkıların birçoğu zamanında kaydedilemediği için, unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuştur. Eski geleneklerin günümüzde devam ettirilmediği, şehir yaşantısında düğün şarkıları da bir kenara bırakılmıştır. Diğer bir taraftan birçok mübadil köyünde, özellikle düğünlerde, geleneksel şarkılar önemini koruyor. Örneğin Dramalı mübadiller, düğünlerine Drama şarkılarını icra edebilecek müzisyenler çağırırlar ki, bunların çoğu da mübadil Çingenelerdir. Bu düğünlerde mutlaka söylenmesi gereken birçok şarkı vardır. Ancak mübadil müziğindeki en önemli değişim Yunanistan’da yaşanmış. Rebetiko şarkılarının çoğu değişime uğramış, bu müzik dalında kullanılan enstrümanlar bile değişmiş, zamanla mübadil müziği kimliğini kaybetmiş, yeni kimlikler kazanmıştır.
Sonuç olarak;  iki ülke arasındaki zorunlu nüfus değişimi, siyasi, sosyo-kültürel ve demografik açıdan önemli bir dönüşüm olarak değerlendirilebilir. Anadolu’dan göç edenler, mübadeleyi zorunlu bir sürgün olarak yaşamışlar ve yerleşmelerinden sonra “kayıp vatanlarına” duydukları özlemi çok kez ifade etmeyi sürdürmüşlerdir. Benzer durumu da Yunanistan’dan göç etmek zorunda kalan Müslüman Türklerde yaşamışlar, iki yakanın insanları bu uygulamadan etkilenmişlerdir.