Kültür, çağdaş bilim adamlarının olsun, daha eskilerde kalan düşünce adamlarının olsun, üzerinde anlaşamadıkları bir kavramdır ve her dönemde birbirlerinden çok farklı biçimlerde tanımlanmıştır.

 
Kültür, çağdaş bilim adamlarının olsun, daha eskilerde kalan düşünce adamlarının olsun, tam bir kesinlikle üzerinde anlaşamadıkları bir kavramdır ve her dönemde birbirlerinden çok farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Hemen hemen bütün bilim dallarında eser ortaya koyan insanlar, kültür teriminin tanımını yaparken, kendi içinde bulundukları bilim adasının topraklarında kalmış, gidebileceği ada kıyısına kadar gidebilmiş; ancak bu engin denizin tamamını veya diğer adaların varlığını göz ardı etmişlerdir veyahut etmek zorunda kalmışlardır. Bir tarihçinin kültür terimine yaklaşımı, bir felsefeciden farklı olmuş; bir edebiyatçının tanımı, bir sosyolog tarafından beğenilmemiş; bir coğraf yacının kültür terimini açıklaması bir sanat adamınca kabul görmemiştir. Sosyal bilimcilerin yanı sıra doğa bilimleri ile uğraşanların da bu konuya ilişkin farklı değerlendirmeler yapması, kültür terımı üzerındekı anlaşmazlıkları daha da keskin çizgilerle ortaya koymuştur.  
Bilimin değişik dallarında bu ayrılıklar ve anlaşmazlıklar sürüp giderken, sokaktaki adamın günlük dilinde kültür kavramı başka bir çerçeveye yerleşmiştir. Görgü kuralları, tutum ve davranışların tümü, atadan-anadan öğrenimler, bu çerçeve içinde yer alıyor; nerede, kiminle ve nasıl ilişki veya iletişim kurulacağını bilen bir insan kültürlü bir kişi olarak nitelendiriliyordu. Böylece kültür terimi, bilim adamlarının kendi bilim dallarına bakarak veya o bilim dallarının çerçevesinde kalarak yaptıkları yüzlerce tanımın yanı sıra, belki de daha güçlü ve anlaşılır bir şekilde halk arasında kolaylıkla kabul edilen bir tanıma kavuşmuyordu.
Burada bazı araştırmacıların tanımlarına yer verirsek, kültür teriminin çerçevesinin nasıl doldurulmak istendiği kolayca anlaşılacaktır. Anlaşılması gerek, çünkü ilerideki sayfalarda bulacağınız halk oyunları, halk müziği vb. kavramların daha iyi anlaşılabilmesi, yerli yerinde doğru olarak değerlendiri lebilmesi için, bu tanımların bilinmesinde yarar var. Ayrıca bu değer yargılarını ve kültür özelliklerini açığa çıkaran terimlere göz atmadan önce, insanlığın ilkel dönemlerden başlayarak buldukları, yaptıkları, ürettikleri her ögenin kendilerinden sonraki kuşaklara aktarılması sayesinde, gelişmenin ve ilerlemenin sağladığını da göz önünde tutarsak, bir yığın emeğin değerlendirilmesi ba kımından, bu konulardaki düşünceleri de bilip öğrenmemiz gerekir.
Gclclim tanımlara... Edward B. Tylor, kültür konusunda bir çok araştırmacı tarafından kabul edilen tanımında; “kültür, insanın toplumun bir üyesi olarak sahip olduğu bilgi, inanç, sanat, ahlftk, hukuk ve törelerle birlikte her türlü becerisini ve alışkanlıklarını içine alan bir bütündür” dcmektedir. Başka bir etnolog, Franz Boas ise, “bir topluluğun topluma ait alışkanlıklarının bütün görünüşlerini içine alan kültürdür. Kültür, bu alışkanlıkların etkilediği ferdi tutum ve davranışlar ile onların belirlediği kişinin eylemlerinin ortaya çıkan ürünleridir.” diyerek Tylor’un ta nımında geçen kavramları topluca göstermiştir. Her iki tanımı üst üste yerleştirdiğimizde, konumuz ‘halk oyunları halk müziği’ dalında yer alıp, karşımıza çıkan örneklerinde hangi özelliklerin aranması gerektiğine dair bir takım ipuçlarını da görebiliriz. Söz gelimi, “insan, bilgi, hukuk, töre, beceri, alışkanlık, davranış” kavramları ile, bu her iki söz konusu dalda sık sık karşılaşacağız.
Başka bilim dalları kültür konusuna biraz daha farklı yaklaşmışlar, değişik tanımlar ortaya koymuşlardır. Toplum hayatını, geçiş dönemlerini, aktarılanları, uygulamaları daha yerli yerine oturtabilmek için bu tanımların bazıları işleyeceğimiz konulara daha çok ışık tutacak ve bu aydın latılmış yolda yürümemiz daha kolay olacaktır.
“Kültür, bir toplumun mirasıdır. Genel olarak insanlığın bütün sosyal mirasını, özel olarak da bu mirasın zorlayıcı yönlerini ifade eder” diyen Ralph Linton’un yaklaşımı, doğrudan doğruya atalardan aktarılan ve bütün insanlığın malı olan ürünlerden hafeket e Bu tanıma karşılık Otto Klineberg, “toplumun içinde bulunduğu çevrenin belir lediği yaşayış biçimi” diye coğrafyayı ve çevreyi öne çıka rırken, Clyde Kluckhohn “bir halk topluluğunun farklı yaşa yış biçimi ve bütün hayatıyla ilgili düşünceleri, plünları” diyerek topluluklar arası farklı görüntülere ağırlık vermek istemiştir. Toplumla ilgili başka bir tanım, “kültür, top lumdaki geçmiş davranışların biriktirilerek aktarılan sonuç larıdır.” biçiminde ortaya konurken hem eski bilgilerin, hem de bunlara yeni bilgilerin ve davranışların eklendikten sonra aktarılmasına önem verilmiştir.
Öyle veya böyle, ifade edilen bütün bu tanımlar, bir yandan birbirinden uzaklaşır gibi görünürken, diğer yandan birbirini tamamlayan veya birinin eksik bıraktığına destek veren tanımlar olarak kabul edilebilir. Esas olan insandır, insanın bilgi sahibi olmasıdır, bu bilginin aktarılması, - paylaşılmasıdır. Bir tek kişiye ait olan bilgi, diğer insanlarla paylaşılmadıgı, dıger kuşaklara aktarılmadıgı ve başka topluluklarla işlenmediği takdirde, kültür kavramının ‘t çerçevesi içinde yer alamayacaktır.