Ocaktaki düdüklü tencerenin sesi, içtiğim kahvenin kokusu, kafesteki kuşun cıvıltısı..

Ocaktaki düdüklü tencerenin sesi, içtiğim kahvenin kokusu, kafesteki kuşun cıvıltısı, bir yandan tvnin sesi hepsi birbirine karışmışken üstüne üstlük bir de ben iç sesimi dinlemeye çalışırken zaman nasıl geçiyor hiç anlamıyorum. Son yazının üstünden bir ay geçmiş yine benim elim yazmaya gitmemiş.
Özel bir sebebi yok aslında sadece yazmaya tetikleyecek bir şey bekliyorum ama gelmiyor...
Zaman demişken nihayet beş ay sonra işbaşı yaptık çok şükür... Her türlü önlemi alarak malum salgına karşı...
Sanki koskoca beş ay geçmemiş ömrümden sadece bir kaç gün geçmiş gibi geliyor niyeyse. İnşallah bir an önce her şey normale döner ve insanlar eski günlerine döner diye düşünüyorum ama görüntü uzunca bir süre daha öyle olmayacak gibi görünüyor.
Çaydanlığın içine yapışan kireç gibi oldu illet bir türlü temizlenmiyor...
Tabi sorumsuz insanların payı çok bu durumda.
Sahiller, yazlık beldeler, piknik alanları hınca hınç doluyken biraz zor görürüz güzel günleri...
Yani demem o ki a dostlar güzel günler yola falan çıkmamış gelmiyorlarmış... Ee napalım dost acı söyler hiç zorunuza gitmesin please , şuraya güneş gözlüklü bir emoji koyayım da az yüzümüze tebessüm gelsin ;)
İyice sirkeciye döndük malum :)
Evet çalışıyoruz çok şükür. Cici kreşimizi açtık nihayet. Birbirinden değerli öğrencilerimizle beş aylık zoraki ayrılığın özlemini gideriyoruz.
Çocuklar saf, çocuklar masum, çocuklar sevgi dolu. Keşke herkes dünyaya bir çocuk gözüyle bakabilse. Belki her şey daha güzel ve anlamlı olurdu. Ne dersiniz?
Ben biraz daha iç sesimi dinlemeye devam dostlar...
Kısa bir süre sonra tekrar görüşmek üzere inşallah
Hoş kalın efendim sevgiyle sağlıcakla kalın
Kendinize çok iyi davranın.
Şarkı mı? Hı şarkı evet az kalsın unutuyordum ;)
Ne dinlesek acaba bilemedim bi dakika
şimdi geliyor...
Ferdi Tayfur "Banada Söyle" olsun iyi gider gibi geldi buraya ;)
Haydin kalın sağlıcakla