Yeni bir bakış açısına sahip olmayı dilediğim ve bunun için bir çaba sarf ettiğim her gün, en büyük besin kaynağım tecrübeler oldu.


“En derin korkumuz yetersizlik değildir. En derin korkumuz haddinden fazla güce sahip olmaktır. Bizi en çok korkutan karanlığımız değil, ışığımızdır. Kendimize sorarız; “ben kimim ki zeki, muhteşem, yetenekli, şahane olayım?” aslında sen olmayacaksın da kim olacak? Sen tanrının çocuğusun. Küçük oynamanın dünyaya bir yararı yok”
Marienne Williamson

Yeni bir bakış açısına sahip olmayı dilediğim ve bunun için bir çaba sarf ettiğim her gün, en büyük besin kaynağım tecrübeler oldu. Aslında hayatımın ciddi bir kısmında ‘başkalarının yaşamlarından ders almak’ yatsa da, yozlaşma kaçınılmaz oluyor. Bu yüzden geçtiğimiz günlerde, hikaye toplayıcılığının ne kadar kıymetli bir data olduğunu kendime hatırlattım. Edinilen verileri, enformasyon yolculuğuna çıkarmanın en keyifli yolu da sanattır zannımca. Herkes, farklı bir yaklaşım ile sanattan beslenirken ben yedinci sanatı ve edebiyatı kendime daha yakın buluyorum. Bu yüzden sabahları güne başlamak için motivasyon edinebileceğim bir kaynak edindim. Bu kişiden kişiye göre değişebilir elbette. Her gün bu kaynaklardan faydalanarak gündelik hedefler ediniyorum. Daha önce bahsetmişimdir belki, ‘insanın yataktan kalkmak için bir sebebi olmalı” derim hep.

Nedense bir şeyleri başaramayacağımıza dair kendimize karşı çok acımasızız. Aslında, kendinize üçüncü şahıs olarak yaklaşmayı denediğinizde, ne kadar şefkat besleyeceğinizi tahmin edemezsiniz. Kendiniz ile empati kurun, şefkat gösterin, her şeyin düzeleceğini ve yapabileceğinizi tembihleyin. Koşmak için önce yürümek gereklidir. Günlerinizi geçirmeyi öğrenin böylece günleriniz, aylar; aylarınız, seneler olacaktır. Geriye dönüp baktığınızda özsevgi ve özsaygılı zamanlar tükettiğinizi fark edeceksiniz.

Kendimi sevmeyi beceremediğim zamanlarda, başaramayacağımı düşündüm sürekli. Neden kendimi sevemediğimi düşünüp, bir de acımdan üzüldüm. O kadar çok üzüldüm ki, kâğıt kesikleri doluşmuştu sanki vücuduma. Belli bir noktadan sonra, kimi insan, “devam etmenin ne anlamı var ki?” diye soracaktır. Yanlış anlamayın, kimseyi yargılamak üzerime vazife değil, herkes kendi tercihlerini yaşamakta hür. Biraz inatçı olanlar o malum noktayı hep erteleyecektir. Herkes, herkes kadar kaçıp gidecek bir delik aramaktadır.

Yazımı noktalarken, bir güne başlamanın ne kadar kıymetli olduğunu sizlere hatırlatan kişi olmayı amaçlıyorum. Güneş sizin için açmasa da; kuşlar şarkılarını sizden esirgese; hatta deniz bile sizi görünce kaçsa da, tüm kesiklerinizi iyileştirmek için hazır duran varlığınız için; tam ihtiyacınız olan yerde duruyor olacaksınız.