Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Onur Sinan Türkmen, Türkiye’de çok ciddi derecede artan üretim maliyetlerinin Türk çiftçisinin Dünya çiftçileri ile rekabet etmesini çok zorlaştırdığını söyledi.

Türkmen açıklamasında “Şimdi buradaki temel sebep dünyadaki tarım ürün fiyatlarının dünyadaki diğer ülkedeki üretim şartlarını eşitlenmiş olması. Tabii artık Dünya küreselleşmeye başlayınca üretim maliyetleri ve satış rakamları birbirini dengelemeye başladı. Yani aslında bir borsa var, Dünyanın bir yerinde. Buradaki ürün fiyatları o fiyatların belirlediği yerden ya yüksek ya da az kalabiliyor. Tabii burada temel problem girdi maliyetlerinin çok yükselmesi. Tarımsal üretim deseninde özellikle yurt dışından getirdiğimiz ürünler ve daha da önemlisi yani onun üretim bilgisinin ve patentlerinin yurt dışında olmasıyla çiftçi bir zorluk yaşıyor” dedi.

"2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz"
"2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz"
İçeriği Görüntüle

“20 Dönüm Altındaki Buğday Üretimi Gelir Getirici Değil”

Türkmen, Çanakkale’ deki tarımsal faaliyetleri ile alakalı yaptığı değerlendirmede de şu cümlelere yer verdi. “Tarım ürünleri fiyatları yükseliyor. Ancak bundan Çiftçi yeterli düzeyde yararlanamıyor. Burada gelir getiren önemli ürünlerden bir tanesi dediğimiz gibi çeltik ve mısır. Ancak bunlar egzotik bitki yani yurt dışından gelip de bizim ülkemize uyum sağlamış. Bunların üretimleriyle alakalı su ihtiyaçlarından dolayı kısıtlamaya gidince aklımıza gelecek ilk soru yerel bitkilerle oluşturacağımız üretim deseniyle bu işi ne kadar sürdürebiliriz?. Aslında burada tüketicilere çok büyük iş düşüyor. Tüketiciler pazarda aradıkları ürünlerin karbon ayak izi yani çevrede yetişen ürünlerden seçmeye başlarlarsa yerel ekonomiler kalkınacaktır. İkinci temel faktörse örneğin buğday, buğday üretim girdi maliyetleriyle satış rakamları arasında bir dizayn oluşturacak olursak 20 dönüm altındaki buğday üretimi maalesef ekonomik anlamda gelir getirici değil. Küçük tarım Yani bahçe bitkileri üretimini, aile işletmelerini öncelemeye başlarsak burada aslında rakamları, üretim faaliyetlerini biraz arttırmış olabiliriz. Ancak burada da tabii tarımsal kültürün gelişmesiyle bu alanları çok fazla göremiyoruz. Örneğin Çanakkale'de Agonya Ovası yani, Yenice arkasındaki Kalkım ve Yenice'nin bazı köyleriyle oluşan o alanda üretim deseni sürekli değişiyor. Bu bölgelerde üretim İlk baştan tütündü. Daha sonra Kapya biber oldu. Şimdi de o bölgelerde çilekte yetiştiriliyor ve çilek konusunda çok iyiler. Çilek üretiminde o bölgeler Dünya standartlarının üzerine çıktılar. Bu bölgeler tabii sınırlı. Nasıl sınırlı? Hem iklim açısından hem de üretim kültürü açısından. O bölgeler ender alanlardan bir tanesi. Bu gibi alanların çoğalması gerekiyor.

“Tarımsal üretimin en büyük problemi yapılaşma”

Tarım üretimine olumsuz etki eden unsurlar ile ilgili açıklamada yapan Türkmen, tarımsal alanlardaki yapılaşmaya dikkat çekerek şunları söyledi; “Tarımsal üretime Bir diğer husus da tarımsal üretim alanlarında yapılaşma. Bu bizim en problemli alanlarımızdan bir tanesi. Biz tüketici olarak tabii herkes doğada, doğaya yakın yaşamı ister. Ancak tarımsal üretim alanlarındaki yapılaşma baskısı ve maalesef Tarımsal üretimi sekteye uğratan, tarımsal üretimde o alanlarda problem oluşturan en önemli etmenlerden bir tanesi. Çanakkale'de göç alan bir yer. Ve bu baskı da Çanakkale'nin tarımsal üretimi açısından olumsuz yanlardan bir tanesi maalesef. Bunun önlenmesi de ancak tüketicinin bu alanlara yönlenmemesiyle mümkün gibi görünüyor.”

Muhabir: Ogün İnal