Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette şu ifadelere yer verildi:
''Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizlik yüksek seviyelerini korumaktadır. Bununla birlikte, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme devam etmiştir. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9; 2026 yılında ise yüzde 2,3 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Küresel talep görünümündeki bozulma ve arz yönlü gelişmeler ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken, enerji emtia fiyatları mevcut PPK döneminde gerilemiştir. Diğer taraftan, enerji dışı emtia fiyatları değerli metal fiyatları kaynaklı olarak bir miktar artmıştır. ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Enflasyon üzerindeki riskler küresel ölçekte geçerliliğini korurken, merkez bankaları söz konusu riskleri gözeterek faiz indirimlerini sürdürmektedir. Gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri devam etmekle birlikte, yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
Parasal ve finansal koşullar
Türk lirası (TL) mevduat faizleri, eylül ayında politika faizinde indirim beklentisinin etkisiyle 25 Temmuz haftasına kıyasla 242 baz puan azalarak 5 Eylül haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 265 baz puan azalarak yüzde 50,2; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 49 baz puan artarak yüzde 65,7; konut kredisi faizleri 262 baz puan azalarak yüzde 39,3; taşıt kredisi faizleri ise 300 baz puan azalarak yüzde 42 seviyesinde oluşmuştur.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 25 Temmuz - 5 Eylül döneminde yüzde 3,3 seviyesine yükselmiştir. Bu artışta kredi kartı büyümesindeki yükselme etkili olmuştur. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3 seviyesinden yüzde 2,3’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yüzde 0,7 ile bir önceki PPK dönemi seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir.
Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede mevcut PPK döneminde bir dizi değişiklik yapılmıştır. 16 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan krediler için kredi büyüme oranlarının dört yerine sekiz haftada bir hesaplanmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM hesap açma ve yenileme işlemleri (YUVAM hesapları hariç) sonlandırılmıştır. 29 Ağustos hesaplama döneminden itibaren yenileme ve TL'ye geçiş oranına bağlı komisyon uygulamasına son verilmiş, 26 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere Türk lirası payına göre komisyon uygulamasında komisyon oranları; gerçek kişiler için yüzde 3’ten yüzde 4’e ve tüzel kişiler için yüzde 1,5’ten yüzde 2’ye yükseltilmiştir. Son olarak, 7 Ağustos 2025 tarihli Resmî Gazete Kararı ile küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) tanımında esas alınan yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço tutarının 500 milyon TL'den 1 milyar TL'ye yükseltilmesi kararının, kredi büyüme kısıtlarında 15 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan kredilerde dikkate alınmasına yönelik değişiklik yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 25 Temmuz’dan bu yana 8,3 milyar ABD doları artarak 5 Eylül itibarıyla 180,1 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 23 Temmuz’dan bu yana düşerek 10 Eylül itibarıyla 267 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 10 Eylül itibarıyla yüzde 10,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 20,2 seviyesine yükselmiştir. Bir önceki PPK toplantı haftasından bu yana yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişimi hisse senedi piyasasında sınırlı kalırken, değişimin tamamına yakını Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına olmuş ve toplamda 1,0 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
Talep ve üretim
Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH), 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 1,6 oranlarında artmış, büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşmiştir. İkinci çeyrek verilerinin açıklanmasıyla eşzamanlı olarak, TÜİK millî gelir istatistiklerinde ana revizyon gerçekleştirmiştir. Revizyondan en çok etkilenen bileşenler üretim tarafında tarım sektörü, harcama tarafında ise özel tüketim harcamaları ve stok kalemleri olmuştur. Ayrıca idari kayıtların daha etkin ve kapsamlı kullanılmaya başlanması, genel olarak hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi ve mevsim ve takvim etkilerinden ayrıştırma modellerinin gözden geçirilmesi gibi birçok güncelleme yapılmıştır. Revizyon sonrası verilerle ikinci çeyrekte, üretim yöntemiyle yıllık büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olmuş, sanayi sektörünün katkısı ise pozitife dönmüştür. İnşaat sektörü büyümeyi desteklemiştir. Harcama yöntemiyle ise, özel tüketim ve toplam yatırımların yıllık büyümesi hızlanmış, yıllık büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten gelmiştir. Çeyreklik bazda özel tüketimde ilk çeyrekte görülen daralma ikinci çeyrekte devam etmiştir. Toplam yatırımlar ilk çeyrekteki gerilemesinin ardından inşaat ve makine-teçhizat yatırımları kaynaklı artmıştır. Böylece, nihai yurt içi talep çeyreklik bazda büyümeyi sınırlamıştır. Bu çerçevede, ikinci çeyrekte büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşirken nihai yurt içi talebin zayıf seyrini koruduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan, küresel ticaret belirsizlikleri ve küresel büyüme görünümündeki toparlanmanın sınırlı kalması sonucunda ihracat gerilerken, öne çekilmiş ithalat kaynaklı olarak net ihracat büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir.
Temmuz ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,2 oranında azalış, çeyreklik bazda ise yüzde 1,2 oranında artış gerçekleşmiştir. Altın hariç bakıldığında endeks aylık bazda sınırlı, çeyreklik olarak ise ana endeksin büyümesine yakın bir artış göstermiştir. Böylece perakende satışların büyümesi yavaşlamıştır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, toptan ticaretteki belirgin gerileme kaynaklı olarak, aylık bazda yüzde 6,5, çeyreklik bazda ise yüzde 3,2 oranında azalmıştır. Hizmet üretim endeksi haziran ayında yüzde 0,5 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,1 oranında yükselişinin ardından ikinci çeyrekte yatay seyretmiştir. Kartla yapılan harcamalar temmuz-ağustos döneminde artmıştır. Diğer yandan, kart kullanım oranında son yıllarda görülen artışın etkisi dışlandığında tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Beyaz eşya satışları haziran-temmuz döneminde gerilemiş, otomobil satışları ise ağustos ayındaki ivmelenmenin etkisiyle temmuz-ağustos döneminde çeyreklik bazda artmıştır. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın üçüncü çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerindeki zayıf seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Özetle, yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu göstermektedir.
İkinci çeyrekte sanayi sektörü katma değeri yıllık bazda yüzde 6,1, çeyreklik bazda ise yüzde 2,3 oranında artarak ilk çeyreğe kıyasla daha güçlü bir sanayi faaliyetine işaret etmiştir. Bu çerçevede, sanayi katma değeri, ikinci çeyrekte büyümesi yavaşlayan sanayi üretiminden ayrışmıştır. Bu dönemde, çeyreklik sanayi üretimi artışına en yüksek katkıların, tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörlerden gelmesinin, sanayi üretim göstergeleri ile milli gelir içinde yer alan katma değer göstergesi arasındaki ayrışmayı kısmen açıklayabileceği değerlendirilmektedir. Temmuz ayında ise sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,8 oranında gerilerken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5,0 oranında artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi, temmuz ayı itibarıyla üçüncü çeyrekte yüzde 0,3 oranında sınırlı bir düşüş kaydetmiştir. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık azalış daha sınırlı olurken, çeyreklik bazda üretimde daha yüksek oranlı bir gerileme gerçeklemiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, üçüncü çeyrekte imalat sanayinde faaliyetin görece zayıf seyrettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı gerilemeye devam ederek temmuz-ağustos döneminde ikinci çeyreğe kıyasla 0,9 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise, ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 0,8 oranında sınırlı bir yükseliş kaydederken, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 oranında artmıştır.
Temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam 32,6 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiş ve çeyreklik bazda yüzde 0,2 oranında artmıştır. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,3 puan düşmüş, işsizlik oranı ise 0,4 puan azalarak yüzde 8,0 seviyesine gerilemiştir. Anket göstergeleri, yılın üçüncü çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden görünümün devamına işaret etmektedir.
Haziran ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 2 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık önceki aya kıyasla 2,8 milyar ABD doları artış göstererek 18,9 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Seyahat gelirleri tatil sezonunun etkisiyle aylık bazda 6 milyar ABD dolarına yükselmiş ve önceki yıl seviyesinin 0,4 milyar ABD doları üzerinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, 12 aylık birikimli olarak seyahat gelirleri 58,1 milyar ABD doları olmuş, hizmetler dengesi fazlası ise 62,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek güçlü seyrini sürdürmüştür.
Ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalat azalmış, 12 aylık birikimli dış ticaret açığı bir önceki aya göre gerilemiştir. Bu dönemde fabrika tatilleri ihracattaki zayıf seyirde etkili olurken ihracattaki azalışın yanı sıra enerji fiyatlarında aylık bazdaki düşüş ithalattaki görece daha kuvvetli gerilemede ön plana çıkmıştır. Bu çerçevede, 12 aylık birikimli cari açıkta temmuz ve ağustos aylarında kademeli bir azalış öngörülmektedir. Altın ithalatı, ağustos ayında 1,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, 12 aylık birikimli olarak 20,4 milyar ABD doları olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, ikinci çeyrekteki artışının ardından temmuz ve ağustos aylarında art arda gerilemiştir. Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta sınırlı, ithalatta ise daha kuvvetli bir gerilemeye işaret etmektedir. Geçici veriler, mücevher ithalatında haziran ayından bu yana gözlenen gerilemenin sürdüğünü göstermektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, haziran ayında yüzde 161 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 141 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir.
Enflasyon gelişmeleri ve beklentiler
Tüketici fiyatları ağustos ayında yüzde 2,04 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,57 puan azalarak yüzde 32,95 seviyesine gerilemiştir. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları 1,06 ve 1,70 puan düşerek sırasıyla yüzde 32,71 ve 33,00 olarak gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyona katkılar gıda ve alkolsüz içecekler ile alkol-tütün-altın grubunda artarken; enerji, hizmet ve temel mal gruplarında azalmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, tüketici fiyatlarının aylık artışı bir önceki aya kıyasla düşük bir oranda gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırıldığında, gıda dışında kalan tüketici fiyatlarının artış oranındaki yavaşlama ise belirgindir.
Ağustos ayında gıda grubu, fiyat artışı ile öne çıkan ana grup olmuştur. Kuraklık ve zirai don hadiseleri tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyerek gıda fiyatları üzerinde eş anlı ve gecikmeli olarak yukarı yönlü baskı oluşturmaktadır. Bu dönemde işlenmemiş gıda aylık fiyat artışı meyve fiyatları; işlenmiş gıda ise ekmek ve tahıllar öncülüğünde güçlenmiştir. Gıda fiyatlarındaki yükselişin ekmek-tahıllar, süt ile süt ürünleri, alkolsüz içecekler, taze meyve, bakliyat, kırmızı et ve yumurta olmak üzere alt kalemler geneline yayılması dikkat çekmiştir. Gıda yanında öne çıkan bir diğer alt grup sigara olmuştur. Temmuz ayında maktu ÖTV tutarında yapılan artışın bir kısmının firmalarca ağustos ayına bırakılması sonucunda tütün ürünleri fiyatlarındaki yükseliş sürmüştür. Öte yandan, ağustos ayında enerji aylık enflasyonu önemli ölçüde zayıflamıştır. Hizmet aylık enflasyonu bir önceki aya kıyasla yavaşlamış, bu grupta havayolu ile yolcu taşımacılığının sürüklediği ulaştırma hizmetleri ve kira dışında kalan alt kalemlerde ılımlı bir görünüm kaydedilmiştir. Dayanıklı tüketim malları fiyatlarındaki zayıf seyrin katkısıyla temel mal enflasyonunda olumlu seyir devam etmiştir.
Enflasyonun ana eğilimi ağustos ayında yavaşlamıştır. Ana eğilimine ilişkin göstergeler, üç aylık ortalamalar bazında ise yatay bir seyir izlemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B endeksinde bir önceki aya benzer oranda gerçekleşirken, C endeksinde azalmıştır. Bu dönemde, B endeksini oluşturan gruplardan hizmet ve temel mallarda fiyat artışları zayıflarken, işlenmiş gıdada güçlenmiştir. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergelerinin bir önceki aya kıyasla yavaşladığı gözlenmiştir. Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyonun aylık bazda yüzde 1,8’e gerilediği takip edilmektedir.
Ağustos ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı temel mallarda (yüzde 1,12) gerilerken hizmet sektöründe (yüzde 2,96) bir önceki aya kıyasla nispeten yatay seyretmiştir. Kira hariç hizmetlerde de bu oran bir miktar yükselerek yüzde 2,61 olmuştur.
Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. Ağustos ayı özelinde hizmet grubu fiyat artışları bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Grup içerisinde aylık fiyat artışlarında kira ve ulaştırma hizmetleri öne çıkarken, diğer alt kalemlerde daha ılımlı bir görünüm kaydedilmiştir. Aylık kira enflasyonu kontrat yenileme oranındaki mevsimsel artışın da etkisiyle yüksek seyrini korumuştur. Ulaştırma hizmetleri fiyatlarında görülen artışta hava yolu ile yolcu taşımacılığı kaynaklı mevsimsel gelişmelerin etkisi belirleyici olmuştur. Nitekim, mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyon oranlarının hizmet grubu genelinde bir önceki aya kıyasla yavaşladığı görülmüştür.
Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, eylül ayında sözleşme yenileme oranının mevsimsel olarak yüksek seyretmesiyle aylık kira enflasyonunun bir miktar artacağına, yıllık bazda ise yavaşlama eğilimini sürdüreceğine işaret etmektedir. Yıl içerisinde en yüksek kontrat yenileme oranları ocak ve eylül aylarındadır. Bu dönemlerde, yeni ve yenilenen sözleşmelere konu olan artış oranı bir önceki aya kıyasla gerilese de kontrat yenileme oranındaki mevsimsel unsurlarla, kira aylık artış oranları yükselebilmektedir. Nitekim, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir.
Yurt içi üretici fiyatları ağustos ayında yüzde 2,48 ile yüksek bir oranda artmış, yıllık enflasyon 0,97 puan yükselerek yüzde 25,16 olmuştur. Bu dönemde, ana sanayi grupları itibarıyla enerji grubunda (yüzde 6,39 ile) yüksek bir fiyat artışı kaydedilmiştir. Sermaye malı, ara malı ve dayanıklı tüketim mallarında ise aylık fiyat artışı yüzde 1,1-1,3 bandı ile daha düşük seyretmiştir. Sektörel bazda incelendiğinde; tütün ürünleri, elektrik ile doğal gaz, giyim eşyası ve gıda ürünleri imalatı fiyat artışlarıyla öne çıkan alt gruplar olmuştur.
Ağustos ayında uluslararası emtia fiyatları gerilemiştir. Bu gelişmeyi enerji emtia fiyatlarındaki düşüş sürüklemiştir. Enerji dışı emtia fiyatları ise bir miktar artış göstermiştir. FAO gıda fiyatları endeksi temmuz ayında yağ fiyatları kaynaklı artış kaydederken, ağustos ayında daha ılımlı bir seyir izlemiştir. Küresel gelişmelerle ağustos ayında ortalama 68,2 ABD doları seviyesine gerileyen Brent ham petrol fiyatları, eylül ayının ilk on günü itibarıyla bir miktar daha gerilemiştir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi temmuz ayında tarihsel ortalamasına yakın seyrini sürdürmüştür. Temmuz ayında düşüşe başlayan küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri bu eğilimini ağustos ve eylül ayının ilk on günü itibarıyla da devam ettirmiştir. Döviz kuru sepetindeki yükseliş ağustos ayında daha sınırlı olmuştur. Ağustos ayına ilişkin mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri girdi fiyatlarında sınırlı artışa, ürün fiyatlarında ise yavaşlamaya işaret etmiştir.
Eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,2 puan yükselerek yüzde 29,9 seviyesine ulaşmıştır. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,4 puan artışla yüzde 20,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Öte yandan, gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri ise sırasıyla 0,6 puan ve 0,1 puan aşağı yönlü güncellenerek yüzde 22,3 ve yüzde 16,8 olmuştur. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi görece yatay seyrederek yüzde 11,2 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, ağustos ayında 1,3 puan azalarak yüzde 37,7 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri 0,5 puan düşerek yüzde 54,1 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları ile küresel gelişmeler dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.
Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır. Öncü verilere göre eylül ayında tüketici enflasyonu üzerinde hizmet ile gıda fiyat gelişmeleri öne çıkmaktadır. Göstergeler bu dönemde ana eğilimin bir miktar yükselebileceğini ima etmektedir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık hizmet enflasyonunun okula dönüş etkisi öncülüğünde artacağı öngörülmektedir. Bu ayda okula dönüşün hizmet alt kalemlerinin geneline yayılan etkileri olmaktadır. Özel üniversite ücretlerinin etkisiyle eğitim hizmetleri ve okul servis ücretlerine bağlı olarak ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yükselirken, yurt ücretlerindeki artışların lokanta-otel grubunda konaklama fiyatlarını yukarıya çektiği izlenmektedir. Kreş ücretlerindeki artışlar ise diğer hizmetler kalemine yansımaktadır. Bu hizmet kalemlerinde fiyatlamaların genelde yılda bir kez yapılıyor olması, bu dönemlerde bahsi geçen alt kalemlerde fiyat artışlarının yüksek gerçekleşebilmesi ile sonuçlanabilmektedir. Ayrıca, kayıt döneminden kaynaklı olarak bir önceki yıl fiyat endeksine ağustos ve eylül aylarında yansıyan özel üniversite ücret artışları, bu yıl sadece eylül ayında yansıyacaktır. Öncü verilere göre gıda fiyatları, kuraklık kaynaklı arz yönlü unsurların da etkisiyle, görece olumsuz seyretmektedir. İşlenmemiş gıda fiyatları sebze, beyaz et ve yumurta gibi ürünlerdeki gelişmelerle, işlenmiş gıda fiyatları ise sıvı yağ ve süt ürünleri gibi kalemler öncülüğünde yükselmektedir. Diğer taraftan, gıda dışındaki tüketici kalemlerinin artışı daha ılımlı bir seyir izlemektedir.
Para politikası
Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 43’ten yüzde 40,5’e indirilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan yüzde 43,5’e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41,5’ten yüzde 39’a indirmiştir.
Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşu talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Orta Vadeli Program’da öngörülen makroekonomik çerçeve bu sürece katkı sağlayacaktır. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları; enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecektir. Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.''