Erken Türkiye cumhuriyeti döneminde Balkanlardan İzmir’e göçen  toplumların geleneksel dansları İzmir geleneksel oyun repertuarında ayrı bir yer tutmaktadır. Gaziemir’de (Seydiköy) oynanan erkek mübadil oyunları form, biçim ve adım yapısı olarak özellikli bir yapı sergiler.
Dört zamanlı ‘Çanakkale Oyunu’ Hora türü oyunlara örnek verilebilir. Geleneksel formatta oyun bütün törenlerde, eğlencelerde oynanan birincil oyundur. 
‘Doksattan Gelen Beygirler’ oyunu ise 10 Zamanlı bir müzikal yapı sergiler. “Doksat” Yunanistan’ın Drama ilçesinin bir köyüdür. Oyun ismini bu köyden almıştır. Seydiköy’de oynanan bu oyunun adım yapısı “Hasancık” ve “Kabadayı” oyunu ile aynı şekilde icra edilir.  On zamanlı bir oyundur. Yarım daire şeklinde oynanır. Oyun yavaş ritim ile başlar. Oyun esnasında ekip başı oyunun hızını yönlendirir. Ağır bölümü adımsal olarak altı sayı olarak sayılmaktadır. Hızlandırma bölümü on iki sayıdan oluşur. Karşılama türü oyunlara verilebilecek en iyi örnek 9 zamanlı (2+2+2+3) Zigoş (Cigoş) oyunudur. Romanlar, İzmir geleneksel dans ortamının vazgeçilmez müzisyenleridir. İzmir romanları kendi geleneksel eğlencelerinde Zeybek oyunları, hora karşılama, göbek dansı  oynanır.
Birey-birey, birey- toplum, toplum-toplum, iletişim sistematiği hakkında anlamlı çıkarımlarda bulunmak için yerel dansların toplumsal bağlamına başvurulmaktadır.
Geçmiş ile bugün bağlantısını sosyal açıdan tanımlayabilmek için, geleneksel dansların icra bağlamları ve biçimlerinin analizi, kültürel çözümlemeler yardımcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dansın biçimsel yapısı ve anlamsal yapısı birbiriyle kuvvetli bir dayanışma içerisindedir. Dansın sosyo–kültürel bağlamı iyi olarak tanımlandığında, dansın biçimsel özellikleri ve taşıdığı sembolik anlamlar daha sağlıklı biçimde çözümlenebilir. Birey ve toplum arasındaki duygusal iletişimlerin çözümlemeleri, dansının sembolik bütüncül içeriğinde yatar. 
Geleneksel oyunlarını koruma bağlamında Yunanistan’a yerleştirilen toplumların, yerleştikleri lokasyonda Anadolu’da yaşadıkları kültürel kimliklerini bu yeni coğrafyada yaşatma istekleri yoğun bir şekilde gözlenmektedir. Kendilerini “Küçük Asya göçmeni” olarak tanımlayan bu toplumlar son derece iyi biçimde örgütlenmiş katılımı yüksek dernek faaliyetleriyle oyun kültürlerini mümkün olan en geleneksel formu ile diğer kuşaklara aktarmaya çalışmaktadırlar.
Güncel durumlar nedeniyle değişim olması kaçınılmazdır. Örneğin; kadınların toplumda görünürlüğünün artması nedeniyle önceleri sadece erkekler tarafından oynanan Zeybekiko oyununun günümüzde neredeyse erkeklerden çok kadınlar tarafından oynandığı görülmektedir.
Bu gibi değişimlere rağmen gündelik eğlencelerde, geleneksel törenlerde İzmirli göçmenler tarafından İzmir dans kültürü gelenek içerisinde yaşatılmaktadır.
İonia dernekleri tarafından İzmir dansları genç kuşaklara öğretilmektedir. Ayrıca Mikra Asia Enstitüsü gibi bilimsel kurumlar tarafından bu danslar akademik ortamda araştırılıp arşivlenmektedir.
Anadolu’ya gelen mübadiller arasında Yunanistan’da şekillendirdiği hora, karşılama, ve kasap oyunları repertuarını korumaya yönelik yoğun çaba sarf ettikleri görülmektedir.
İzmir’in geleneksel dans kültürü, cumhuriyet öncesi Levantenler, Museviler, Rumlar ve Ermenilerden oluşan çok kültürlü yapısına bu gün baktığımızda, bu toplumların göç etmesi yada nüfuslarının çok aza inmesi nedeniyle, oyunlarının İzmir geleneksel dans repertuarından silindiği söylenebilir.
Günümüzde yine kozmopolitan bir şehir olan İzmir’de Türkiye’nin her yerinden göçmüş diğer halkların yerel dansları görülmektedir. Son elli yıl içerisinde ekonomik nedenlerle İzmir’e göçen bu toplumların geleneksel dans icraları dışarıda tutulduğunda, İzmir ve çevresinde, yerli toplumların icra ettiği Zeybek Oyunları, Balkan Türk toplumlarının oynadığı hora, karşılama oyunları ve Roman toplumlarının oynadığı göbek havaları, en yaygın görülen geleneksel oyun türleri olarak ilk üç sıra içerisinde yer alır.
Bütüncül bir yaklaşımla ele alındığında, dansın sosyo-iletişimsel ilişkinin kurulması ve devam ettirilmesi konusunda önemli bir işlev üstlendiği görülür. sosyal, politik ve etnik açıdan farklı grupları kaynaştırma gücüne sahiptir. Birleştirici güç dans ile paylaşılan hem etnik hem evrensel dilin sadeliğinde yatar.
İzmir toplumları için Zorunlu göç olayı yeni bir kimlik yaratmıştır. Mübadil kimliği ile İzmir’den Volos’a yerleşen toplum için, nereden geldiklerine ilişkin bilgiler, kendilerinden sonraki kuşaklarda giderek belirsizleşirken, göç hikâyeleri ve yaşanan zorluklar daha da kuvvetlenerek toplum belleğinde yer etmiştir. Günümüzde Yunanistan’dan gelerek İzmir’e gelip yerleşen mübadillerde ise, özellikle de üçüncü ve son kuşakta Mübadil Kimliği giderek vurgulanan ve tanımlanmaya çabalanan dinamik bir yapı kazanmıştır.
Birey ya da toplumun kendini tanımlama şekli zamana, mekâna, deneyimlere, iç ve dış dinamiklere göre değişimler gösterebilir. Bu gün kültürel belleklerinde İzmir geleneksel danslarını barındıran toplumlar için bu danslar, “İzmirli” kültürel kimliği altında kendilerini ifade etmenin bir yolu olarak kullanılmaktadır.