“Zeybek sıfatı nerelerde bilinmişse, zeybekler nerelere ulaşabilmişse oralarda zeybeklikten ve danslarından izler bulunur” yaklaşımı...

“Zeybek sıfatı nerelerde bilinmişse, zeybekler nerelere ulaşabilmişse oralarda zeybeklikten ve danslarından izler bulunur” yaklaşımı, halk kültürü anlamında doğru bir yaklaşımdır. Çünkü Batı Anadolu’daki zeybek danslarının doğmasına neden olan; zeybek ve zeybeklik kültürüdür. Hatta Yunan adalarında icra edilmekte olan Abdalikos ve Zeybekikos’un bu kültürden etkilendiği de söylenebilir. Bu nedenle zeybek danslarının yoğun olduğu yörelerde dansların kurum ile olan bağlantıları açıkça görülmektedir. Bu bakımdan başta Aydın olmak üzere Muğla, Denizli, Çanakkale, İzmir, Manisa, Uşak ve Kütahya illerindeki zeybek danslarının diğer yörelere göre adım, hız, ezgi, ritm olarak daha orijinal ve zeybeklik kurumu danslarına daha yakın olduğunu tahmin edebiliriz.
 
Halk Kültürü çerçevesindeki Zeybek Dansları ile ilgili olarak elimizdeki en eski belge, Yunanistan’da Alkis Raftis tarafından yayınlanan XOPOS 1900 adlı kitabın 45 nolu kartpostalında o yıllardaki İzmir/Ödemiş Zeybek Danslarının halk kültürü içindeki icrasını göstermektedir.(Mahmut Ragıp Gazimihal;Türk Halk Oyunları Kataloğu III. Cilt, TC. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, s.215.)Kitaptaki kartpostala ait yazılı bilgilerin Yunanca’dan çevirisi şöyledir: “Ödemiş Türk Dansı 1921, Yunan askerinin Mikro Asya’ya (Anadolu) çıkmasıyla bu yeni topraklarla ilgili kartlar basılıyor. Bunlardan bir tanesi bir Türk’ü kısa pantolonuyla kahvenin önünde dans ederken gösteriyor. Müzik enstrümanları 2 davul, 2 zurna ve küçük bir Timbana’lardır.
Fotoğraflarda zeybek oyunlarına eşlik eden çalgılar, zeybek oyunlarını icra eden ve izleyiciler üç farklı plandadır. İzleyenler üstü kuru ot veya kamışlarla kapalı, gölgelik altında bulunan köylü, esnaf, memurdan oluşan halk oturarak veya ayakta durarak zeybek dansını izliyor. Oyuna eşlik eden çalgı takımı zeybek giysilerine benzer, ancak birbirinden farklı giysiler giyinmişlerdir. Duvar gölgesinde yere serilmiş iki hasır (HASIR: Saz ya da kabuk, yaprak gibi bir bitki maddesi ile örülmüş taban örtüsü.) üstünde oturmaktadır. Çalgı topluluğu İki zurnacı, iki davulcu ve bir kudümcüden oluşan beş kişilik bir ekiptir. Zurnalar ve kudümcü (yörede bu çalgıya “Debildek” de denir) oturmaktadır. Davullar bugün için Aydın’daki çalgı takımlarının davullarıyla hemen hemen aynıdır. Yaklaşık 40 cm. çapında 25 cm. genişliğindedir ve çalanların omzuna asılmıştır. Zurnalar ise günümüzde yörede kullanılan kaba zurnalardan çok farklıdır. 25-30 cm. kadar olan cura zurna görünümdedir. Ritm aracı olarak günümüzde kullanımı terk edilen bir de kudüm vardır ve çubuklarla çalınmaktadır. Müzik icra edenlerin tamamı, kısa dizlik denilen bir tür potur giymişlerdir. Bu gruba bakıldığında oyalı fes giyenin baş zurnacı (asıl melodiyi çalan) olduğu anlaşılmaktadır. Dans eden kişiye bakıldığında ise solo nitelikli bir zeybek dansı icra ettiği görülmektedir. Giysisi ise o günkü geleneksel halk giyimidir. Ödemiş köylerinde kullanılan, ham bezden yapılma kısa dizlik, geniş bel kuşağı üzerine kolon kuşak dolanmıştır. Belde ön kısma kuşak, arasına bir de ipekli Ödemiş işi damat mendili sarkıtılmıştır. Üstünde Ödemiş dokuması olduğunu sandığımız, çitare kumaştan camadana benzer bir giyim parçası bulunmaktadır. Başa fes giyilerek etrafına yazma dolanmıştır.
 
1921 yılında Yunan işgali sırasında gayri Müslimlerin de yaşadığı Ödemişteki bu zeybek dansının; hareket ve icra tarzıyla yaklaşık 30 yıldır Aydın, Muğla, Denizli, Manisa illerinde alanda yapılan tespit çalışmaları sırasında görülenlerden çok farklı olmadığıdır.