Sokağa ve çevreye karşı korunaklı ortamlarda büyütülen bu çocuklar, sorunlar karşısında çözüm yolları aramaktan çok İnternetli, sanal ortamlı yalnızlık dünyalarında bunalımlarını nasıl ifade edecekler

 
 
 
Sokağa ve çevreye karşı korunaklı ortamlarda büyütülen bu çocuklar, sorunlar karşısında çözüm yolları aramaktan çok İnternetli, sanal ortamlı yalnızlık dünyalarında bunalımlarını nasıl ifade edeceklerini öğreniyorlar.
 
Oysa bu çocukların 8-10'u bir araya gelebilmeyi başarabilse, sokaklarda oyunlar oynasa, bu oyunlarda lider olsa, sayışmaca yapsa, yense, yenilse düşse, kalksa, başarmanın zevkini, hazzını ve gururunu, kaybetmenin üzüntüsünü öğrenmiş olsa hayata daha sağlıklı hazırlanabilir.
 
Öte yandan bu çocukların insanın ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen yiyeceklerle beslendiği de dikkate alınırsa, günümüz gençlerini sarmalına almaya başlayan şiddetli bunalımın nedenlerine büyük ölçüde ulaşılır.
 
Eski köy ve mahalle sokaklarında onlarca çocuk bir araya gelir ve yüzlerce çeşit çocuk oyunu oynardı. Çocuklar sokaktan eve girmek istemez, anne ve babaların "sokak çocuğu oldunuz" azarıyla ancak eve gelirlerdi. Şimdi ise parklar boş, sokaklar boş, allı yeşilli kaydıraklar, salıncaklar boş. Belediyeler "çocuk sokağı" yapsa oynayacak çocuk yok. Çünkü 3-5 çocuğun okul, öğretmen veya "koç" rehberliği dışında kendiliklerinden bir araya gelmeleri ve kendi başlarına sokakları kullanma becerileri kazanmaları o kadar zorlaştı ki.
 
Çağdaş kentte yaşayan aileler, belediyeler ve eğitim sistemi kadar diziler ve filmler de çocukların kendiliklerinden bir araya gelmesini teşvik etmiyor veya sağlayamıyor. Her dizinin adeta maskotu olan bir çocuk oluyor ve büyüklerle konuşarak vakit geçiriyor, arkadaşlarıyla sokakta oynarken hiç görmüyoruz.
 
Çağdaş kentte çocuk eğitiminde aile, okul ve öğretmen güç ve koordinasyon yeteneğini günden güne kaybediyor. Çocukları artık sanal ortamlar ve oralarda oluşan arkadaşlıklar kontrol ediyor, eğitiyor ve yönlendiriyor. Bunun en uç ve aşırı örnekleri olarak ağına düşürdüğü gençleri intihara zorlayan elektronik oyunlar gösterilebilir.
 
Diğer bir tehlike ise bu sanal ortamların "kötülük arkadaşlığı" olarak da adlandırabileceğimiz bir örgütlenme biçimini de tetikliyor olmasıdır. Bunalımın buluşturduğu gençlerin bulduğu ortak çözümlerin daha çok hayata küsme, uyuşturuculara alışma, kendine ve çevresine yabancılaşma gibi sonuçları artık çevremizde daha görünür hâle geldi.
 
İçine düşülen şiddetli bunalım, çözülemeyen sorun gencin kişilik ve karakter özelliklerine göre ya kendine yöneliyor ya da çevresine. İstatistiklerden ve basına yansıyan olaylardan hareketle genelleme yapılarak denilebilir ki şiddetli bunalım, kimi durumlarda "öldürme", kimi durumlarda ise "intihar" olarak kendini gösteriyor. Biz Türkler, coğrafi yerimiz ve kültürümüzle geçiş noktasındayız ve şiddetli bunalım bizde her iki şekilde de karşımıza çıkabilmektedir.
 
Bugün karşılaştığımız sorunların ve felaketlerin daha büyüklerini yaşamamak için, çağdaş kentte çocuk yetiştirmenin, oyundan, masaldan, sağlıklı beslenmeye kadar pek çok yönüyle bir anlamda deneyimler hazinesi olan sözlü kültürden alınacak derslerle acilen gözden geçirilmesi gerekiyor.