Siyasal ve ekonomik gücün ideolojilerin konut ve yerleşme biçimleri üzerindeki etkileri de en eskiçağlardan başlayarak izlenebiliyor.

Siyasal ve ekonomik gücün ideolojilerin konut ve yerleşme biçimleri üzerindeki etkileri de en eskiçağlardan başlayarak izlenebiliyor. Çayönü’ndeki ilk yerleşmelerde konutlarda varolan bir örnekliğe karşın,  Aşıklı’daki kazılar yaklaşık günümüzden 10000 yıl önce de ayrıcalıklı konutların bulunduğuna ilişkin ipuçları veriyor. Bu sosyal tabakalaşma daha sonraları, Geç Neolitik ve Kalkolitik çağ yerleşmelerin de açıkça görülüyor. Örneğin Kuruçay’da yerleşmenin ortasında din yapılarla yönetici sınıfların konutlarının yer aldığı, halka ait konutların ise bunların etrafında bir dış halka oluşturdukları izleniyor. Yerleşmelerde sosyal tabakalaşma gözlenirken, konut tipi ve büyüklükleri de içinde oturanları siyasi ve ekonomik gücüne göre değişiyor. Güç, resmi kurumlardan kişilere geçtikçe konutlarda özel mekanlara yer veriliyor. Osmanlı döneminde mahallelerin oluşum süreci veya Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çalışanlar için fabrika kentlerinin kurulması ya da 1980 sonrasında giderek artan lüks siteler, farklı ideolojilerin yerleşme biçimlenişindeki etkilerini ortaya koyuyor.
 
Anadolu’da konut ve yerleşme tarihinden söz ederken mimarlık ve yapım açısından karşılaşılan ilklerden söz etmemek büyük bir eksiklik olur. Neolitik çağda ilk köy oluşumlarının Yakındoğu kapsamında ortaya çıkışı yerleşme tarihinde önemli bir aşamayı belirliyor. Araştırmacılar Yakındoğu köy modeli olarak adlandırılan bu yerleşmelerin ilerdeki kentsel kurgunun da bir ön modeli olarak düşünülmesi gerektiği konusunda dikkati çekiyorlar. İlk kez yuvarlak plandan dikdörtgene geçilmesi, ilk kerpiç tuğlası kullanımı, kerpiç duvara geçtikten sonra duvarlarda ilk kapının açılması veya ilk merdivenin kurulması gibi önemli adımları tümü M.Ö. 8 ve 7. bin yılları arasında Çayönü konutlarında atılıyor. Daha sonraki dönemlerde de bu ilkler süregeliyor.
 
Anadolu’da konut ve yerleşme tarihinin anlatısının kurulması aslında çok disiplinli bir çalışma gerektiriyor. Değişik disiplinlerden bilim adamlarının, arkeologların, sosyal bilimcilerin, etnografların ve kent tarihçilerinin ilgilendikleri bir alan olarak Anadolu’da konut ve yerleşme tarihi yazımı, “uzun bir zaman dilimi içinde, süreklilik halkaları kurularak” gerçekleştirilmeli. Oysa çok geniş bir kapsama sahip olan Anadolu’da, özellikle konut tarihinde bu türden bir süreklilik yakalamak hem kavramsal hem de pratik açıdan zor. Özellikle bazı dönemlerde bir çok karanlık noktanın bulunması ve bilgi eksikliklerinden dolayı, Anadolu’nun 12 bin yıllık tarihi incelenirken, sürekliliği sağlayacak kronolojik bir yapı oluşturulması ise, hemen hemen olanaksız. Bizans dönemi veya erken Osmanlı dönemi bu karanlık noktalardan sadece ikisi. Ancak konut tarihi yazımının amacı en genelde, “ belli dönemlerde konutların ne tür toplumsal etkilerle ne biçimler alındığının ortaya konulması ve konut olgusunun daha iyi irdelenip açıklanması olarak tanımlandığında “ izlenebilecek en uygun yöntemin kendi döneminin toplumsal, ekonomik, teknolojik ya da kültürel özelliklerini en iyi somutlaştırarak yansıtan, dolayısıyla “tipik” denilebilecek konut örneklerinin kronolojik sıraya göre ama değişik oluşum parametreleriyle tanıtılması olacağı anlaşılıyor.
 
            Halk Kültürü Ürünleri içindeki Anadolu evlerinin, serüveni, tarihi ile kültürel ve sosyal değerleri, göz önüne getirilmesi gerekiyor.