Dans; Batı kültür ve yaşamıyla Türk toplumunu yüz yüze getiren Tanzimat hareketi, Batı ve Latin kaynaklı sözcüklerin dilimize çokça girmesine neden olur. Bu süreçte “oyun” kavramını karşılamak üzere d

“Dans” terimi, Latinceden gelmekte olup, İngilizcede “dance” Almancada “tanz”, Fransızcada “danse” olarak geçmektedir. O dönemdeki kültürel ilişkilerimizin çokluğu nedeniyle ülkemize Tanzimat aydınlan tarafından Fransızcadan ve aslına uygun olarak aktarılır. Ancak terim Fransızcada folklordan/halkbiliminden kaynaklanan “halk oyunu” kavramının ötesinde bir anlam taşımaktadır. Danslar, folklorik özellikleri yönünden birbirinden farklı Avrupalı ulusların, ortak ve evrensel salon oyunlarıdır. Bu oyunlara eşlik eden müzik, halk kültürü malzemesi olan anonim halk müziği değil, ferdi yaratmalara dayalı bestelerdir.
 
Halk kültüründen kaynaklanan halk oyunlarından ayrı olarak danslar orta çağ boyunca gelişmesini sürdürür, Rönesans başlarında İtalya ve Fransa'da folklorik özelliklere bürünür. Bu dansların bir kısmı “soylu”, geri kalanları ise daha köy havalı ve canlı performanslardır. Soylu olduğu belirtilen dansların “soyluluk” niteliği, tamamen o dönemdeki hanedan ve saray çevresinde doğması ve yaşamasından ileri gelmektedir. Bu oyunların bütün Avrupa'da yaygın olması ve evrensel bir nitelik taşımasının nedeni ise; Avrupa'daki kurulu feodal devletlerinin saray hanedanlarının birbirleriyle akraba olmaları yani aynı soydan gelmeleri etkili olur. Saray çevresinde “soylu” adı verilen salon dansı, toplantılarda ve dans yerlerinde yapılan vals, tango gibi dansların temel adıdır. Bu nedenledir ki “dans” terimi halk oyunu kavramını sözcük olarak karşılamaz.