Cumhuriyet rejiminin ilk yıllarından bu yana Türk Halk Oyunları sahneleme çalışmaları yapılıyor.

Cumhuriyet rejiminin ilk yıllarından bu yana Türk Halk Oyunları sahneleme çalışmaları yapılıyor. Selim Sırrı Tarcan’ın, 1920’li yılların ortalarında Batılı ülkelerdeki gibi kadın-erkek çiftlerin icra edeceği milli bir salon dansı “Tarcan zeybeği” denemesiyle başlayan bir süreç, Zehra Alagöz’ün 1940’lı yılların başlarında Halk Evleri bayramında, farklı yöre oyunlarını ilk kez bir arada sergilediği potpuri sahnelemesiyle devam etti. Konservatuvar bale bölümünün kurucusu Dame Ninette de Valois, ilk Türk balesi olan Çeşmebaşı balesini, Türk folklorundan yararlanarak hazırladı. Çeşmebaşı’nın müziği Ferit Tüzün tarafından bestelendi ve eser ilk defa 1965’te sahnelendi.
Sonraki yıllarda halk oyunlarını sahneye uyarlama sürecinde geleneksel formlara yönelik birtakım müdahaleler gerçekleşmiştir. En sık karşımıza çıkan müdahaleler şöyle sıralanabilir:
- Hareketlerin düzenlenerek, bir forma sokularak stilize edilmesi,
- Figürlerin dans gruplarının tek düzen oynamasını kolaylaştırmak üzere standartlaştırılması,
- Dans gösterisi formunun gerektirdiği müzik, kostüm, ışık, oyunculuk çalışmaları doğrultusunda hareketlerde de yeni düzenlemeler yapılması vb….
 
Sovyetler Birliği’nde Igor Moiseyev öncülüğünde ortaya çıkan bu yeni anlayış, bu tür müdahalelerin sınırlarını daha da zorladı. Moiseyev geleneksel dans adımları ile baledeki karakter danslarının bir arada sunulmasına, akademik bale eğitimi almış dansçıların yaptıkları figürlerin keskinliği farklı formların ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Kısa sürede Doğu Bloku ülkelerine, orta vadede Türkiye de dahil olmak üzere başka birçok ülkeye yayılan bu yeni form, tüm dünyadaki halk dansı topluluklarını derinden etkiledi.
 
1975’te kurulan Devlet Halk Dansı Topluluğu da bu yeni anlayışın takipçilerinden biri olarak, Türkiye’deki amatör halk oyunu dernek ve kulüplerine yerli bir model oluşturdu.
 
70’li ve 80’li yılların ilk yarısında, Türkiye’de halk oyunları öğretmenlerinin statik ve dinamik yaklaşımları ekseninde, halk oyunlarına yönelik müdahaleler yok denecek kadar azdı. Genellikle otantik gösteriler ön plandaydı. Ancak ülkemizden yurt dışına gösterilere giden topluluklar ve ülkemize gösteri amaçlı gelen toplulukların etkisiyle bu müdahaleler artmaya başlamıştır. Halk oyunları eğitmenlerinin artması ve konservatuvarlarda halk oyunları bölümlerinin açılmasıyla, hem söylem düzeyinde hem de uygulamada yenilik arayışları ve iktidar mücadeleleri eş zamanlı olarak gelişiyordu.
 
Konservatuvar kurulduğu dönemde vizyonu; ”Türk Halk Oyunları, kültürel kimliğin bir parçası olmasının yanı sıra, sahne sanatları çerçevesinde de kapsamlı içeriği nedeniyle, önemli bir konuma sahiptir. (Devamı gelecek yazımızda)