Her toplumun kendine özgü bir yerleşim, doğa ilişkileri, üretim-tüketim biçimi vardır. Halk kültürü ürünleri bir anda ortaya çıkmazlar. Oluşum nedenleri geçmişte yatmaktadır.

 
Her toplumun kendine özgü bir yerleşim, doğa ilişkileri, üretim-tüketim biçimi vardır. Halk kültürü ürünleri bir anda ortaya çıkmazlar. Oluşum nedenleri geçmişte yatmaktadır. Halk kültürü ürünlerini kavrayabilmek için oluşumlarını, süreçlerini, insan-doğa-toplum ilişkilerinin işlevlerini bilmek zorundayız. Bir ürünün kendi içinde ve diğer olgularla ilişkisini inceledikten sonra görünüşün arkasında yatan özün belirlenmesi gerekir.
 
Toplumsal değişim sürecini etkileyen, yönlendiren ve belirleyen yapısal öğelere niteliğini veren dört olgu vardır. Bunlar ekonomik, teknolojik, demografik ve ekolojik olgulardır. Halk kültürü, kültür varlığının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Halk kültürü yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze gelmiş bir değerler bütünüdür. Sözlü gelenekte yaşatılan ürünlerle beslenen halk kültürünün özünde, bağlı bulunduğu kültüre ait örnek değerler ve ahlak anlayışı vardır.
 
Halk kültürü ürünleri, toplumsal ve kültürel birlik oluşturan ortak ve kültürel özellikleri bulunan toplulukların ürünleridir. Türk halk kültürü ürünlerine, Türk toplumunun sağ duyusu, günlük hayatı, dini, geleneği, dünya görüşü, beğenisi yansır. Kültür; toplumu oluşturan bireyler, gruplar arasındaki kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür. Her türlü toplumsal olgu kültür potasında eriyerek içerik ve bütünlük kazanır. Kültür kişilik mekanizmaları yoluyla çevreye yansır, aktarılır.
 
Halk kültürü bir düşünce bir yaşam biçimi olarak kültür alanlarını kapsar. Millî kültürün oluşmasında etkin bir rol oynar. Halk kültürü, Türk kültüründe yapılmasını öngördüğü ve yasakladığı etkinliklerle, yaptırımlarıyla yönlendiricidir. Halk kültürü ülkeyi ayakta tutan en önemli güçlerden birisidir.
 
Tanzimat, Meşrutiyet, Birinci Dünya Savaşı, Cumhuriyet Türk toplumunu ve günlük yaşamını hızlı değişim ve dönüşümlere uğratmıştır. Toplumsal yaşamda geleneksel yapı, yer yer çatlamağa, kırılmağa ve yerleşmiş değerler değişmeğe başlamış, geçiş dönemlerine özgü ikilemler ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetten sonra yurdumuz tarım, sanayi ve teknoloji alanlarında büyük değişiklik yaşamıştır. 1950’li yıllarda köylerden kentlere göçlerin yoğunlaşması kültür çatışmalarını beraberinde getirmiştir.
 
Köy ve şehir kültürü hızlı etkileşim yaşamıştır. Göçler nedeniyle çeşitli kültürler büyük şehirlere taşınmıştır. Köy kültür çevresiyle şehir kültür çevresi iç içe yaşamaya başlamıştır. Farklı geleneklerin bir arada yaşaması halk kültürüne yeni bir boyut getirmiştir. Göçle gelenler kentlileşme sürecini yaşamaktadır. Doku kaynaşması henüz tamamlanamamıştır.
(Devamı gelecek yazımızda)