Kültür, insani gelişmenin üstün bir özlemi ise, kültürün nesneleri -yani aklın gelecekte yapacağı sentezler için alıp kullanacağı malzemenin bütünü- nelerdir?

 
Kültür, insani gelişmenin üstün bir özlemi ise, kültürün nesneleri -yani aklın gelecekte yapacağı sentezler için alıp kullanacağı malzemenin bütünü- nelerdir? Günümüzde bunlara geçmişte gözardı edilen birtakım ögelerin dahil edilmesi gerekli değil midir? Bu konuda çok değişik görüşler öne sürülmektedir.
Yarar gözermeyen kültürün bileşenlerinin zeka denilen atomun elektron, proton ve nötronu olan edebiyat. sanat ve bilim üçlüsünden oluştuğu konusunda genel bir uzlaşmaya varılmıştır. Görüşler, iş. maddi dünyanın faydaya ve eğlenceye yönelik ögelerine ge’diğinde farklılaşmaya başlamıştır.
Sovyetler Birliği’nde ve sosyalist ülkelerde tamı tamına kişisel kullanımına yönelik olmayan her şey kültür alanının bir parçasını oluşturmaktadır. Bu bakış açısıyla. bir gösteriye katılım olarak görülen sportif karşılaşmalar. dans ve oyunlar, mutfak sanatı hatta ‘haute’ olduğu takdirde giyim bile kültürün bir parçasıdır. Yani bir top, bir iskambil oyunu. günlük yaşamda kullanılan basit makineler de, kitaplar. resimler, pl ya da bir tiyatro. oyun kadar -onlarla aynı ölçüde- kültür nesneleridir.
Günümüzde Rusya gibi bazı ülkelerde kişisel kültürün son derece önemli bir ögesi olan satranç oyunu. kültürün klasik tanımını aşmıştır. Buna karşın, ilmi yalnızca satrançla sınırlı bir oyuncunun “kültürlü” addedilebileceği de söylenemez.
Kimileri işi, rafine bir mutfak ya da şarap, şarap sanatının da kültürel ifade biçimleri olduğu iddiasına dek vardırmışlardır.
Gerçekte kültür, tüm bu sınırların ötesindedir. Genel yönelimleri belli olmakla beraber akademik ve popüler kültür, edebi ve bilimsel kültür, hatta aklın kültürü ve kültür-fizik arasındaki ayrım çizgisinin nerede başlayıp nerede bittiğini kestirmek hiç mümkün değildir. Verili bir ülke, ortam ve zaman da kültür, kişi ve daha önemlisi diğerleri tarafından nasıl tanımlanıyorsa öyledir.
Bundan çıkan sonuç, kültürün nesnesine ilişkin tartışmanın zamana ve yere göre değişkenlik arzettiğidir. Kimileri eğitimin yanı sıra meslek ya da zanaati de içeren, kimi zaman ‘açık’ kimi zaman ‘zimni’ bir global kültür tanımına eğilim göstermektedir; kimileri için ise kültür, özüne yabancı olan politik, ekonomik ya da dinsel ögelerin tümünü dışlayıp. geride ne varsa içine alan genel bir ‘artık’tır. Bu iki karşıt uç arasında daha ılımlı tezler de bulunmaktadır.
Her şeye karşın, kişisel kültürün paradoksal bir biçimde hem yalnızca kişisel kullanıma ait ögeleri. hem de dış dünyanın insan ötesi ögelerini dışlaması konusunda bir konsensus oluşmuştur. Kültürün nesnelerini’asil’ olanlar ve daha az asil olanlar biçiminde sınıflamak ya da farklı düşünce disiplinlerini ya da aklın ve bedenin farklı kullanım biçimlerini hiyerarşik olarak sıralamak için ise herhangi bir ölçüt bulunmamaktadır.
Kültürü etkisiz kılmaya hatta yozlaştırmaya muktedir ancak öncekiler kadar büyük tehlikenin kültürün nesne ve araçlarını tüketim toplumuyla bütünleşmeye iten ve böylece kendi sonlarını hazırlamalarına sebep olan ‘kolaylıklar’dan kaynaklandığını biliyoruz. Sanatsal, edebi ya da bilimsel yapıtlar. tüm sporlar ve oyunlar bu gizli tuzağın tehdidi altındadır. Oysa. daha önce de belirttiğimiz gibi. kültür için, pazar yalnızca tali bir olgudur. Zira kültür özünde, bir meta değil ‘yüksek bir varolma biçimine bir ‘katılım’a yönelik fayda gözetmez bir arayıştır.
Kültür endüstrisi ürünlerinin tehdit edici işgali ve değerli yapıtları k kaygısıyla yozlaştıran medyaların çarpık bir biçimde kullanılması karşısında da uyanık olmak gerekmektedir.
*KitIe Kültürü ve Bireysel Kültür Iletisim Yayınları, Istanbul, 1991, s.64. 66.