Kültür kavramının geniş çerçevesi içinde yer alan ögelerin hemen hepsinin aktarılması, başka bir özelliği ortaya koyar.

 
Kültür kavramının geniş çerçevesi içinde yer alan ögelerin hemen hepsinin aktarılması, başka bir özelliği ortaya koyar. Çevresindekilere veya daha genç kuşaklara bilgilerini, görgü ve ahlak kurallarını, töreleri vb.ni aktaran kişinin önem verdiği bir tek nokta vardır: Öğretmek... Öğretme / Öğrenme yoluyla edinilen bilgi, artık sağlam bir kültür olgusudur ve yukarıda da söylediğimiz gibi, birtakım eklemelerle değiş tirilip geliştirilebilecek; içinde yaşanılan zamanın ve mekü nın özellikleriyle i şlenebilecek... sonra başkalarına aktarı labilecek duruma gelecektir.Doğumdan itibaren çevresiyle, kişilerle ilişki ve iletişim kuran insan,kendisinde  öncekilerinin hazırladığı ve belirli kalıplar içine soktuğu bu kültür öge leriyle tanışırken, onun kim tarafından, ne zaman, nasıl ve niçin hazırlandığını düşünme durumun da değildir. 0, kültür ögesini ailesinde, okulda, çevresinde hazır bulur ve kendisine bu öge aktarılıp öğretildiğinde, onun üzerinde fazla düşünmeden, tartışmaksızın kabul eder, uygulamalara katılmak mecburiyetini hisseder, bilgilerini paylaşır ve belki aradan yıllar geçtikten sonra da birtakım eklemeler de yaparak onu daha genç kuşaklara aktarmak ister. Bu insanı doğru anlayabilmek, anlattıklarını kavrayıp, bunlardan bir anlam çıkarmak, ders almak ve sonunda bir yorum yapabilmek, toplumsal yapı içinde yer alan bütün bireyler için geçerli bir kural olarak karşımıza çıkmaktadır.Bütün bu çabalar toplumsal yapı içinde, bizden önce be lirli kalıplarla birtakım kurum ve kuruluşlar aracılığıyla hazır bilgiler olarak öğretilir. Okullar, kreşler, kurslar, meslek birlikleri, loncalar, iş yerleri, çevre, kitle iletişim organları, kitap ve dergiler kişinin o toplumsal yapı içinde belirlenen kalıplar çerçevesinde yaşayışını sürdürmesine yardımcı olurlar. Böylece o kişi, toplumsal yapının bir parçası durumuna gelecektir. Sonuçta kültür kavramı kişinin ihtiyacını hissettiği bütün ögelerin, öğrendiği ve kendisine aktarılan bütün bilgilerin, bunlarla bağlantılı düşüncelerinin, uygulamalarla ortaya koyduğu alışkanlıklarının, bece rilerinin, ahlak anlayışının, toplumda uyum sağladığı değer lerin, bunlarla ilişkilendirdiği tutum ve davranışlarının, çevresindeki malzemeyi, araç-gereci kullanarak geliştirdiği maddi ürünlerin özelliklerinin bir araya gelmesinden oluş maktadır. Bunların her birinin veya bir bölümünün belir lenmiş kalıplar içinde bulunduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.Öyleyse bu kalıplar nasıl oluşmakta, nerelerde kalıp yar gılar durumuna gelmektedir vb. soruların da cevabının veril mesi, üzerinde durmamız gereken bir noktadır.Toplum içinde farklı roller oynayan kişi veya kişilerin oluşturduğu gruplar, kurum ve kuruluşlar kültür ögelerinin aktarılmasında birtakım roller üstlenirler. Bu kültür öge lerinin o toplumdaki insanlar tarafından topluca benimsenip kabul edilmesini, bu kabulden sonra uygulanıp uygu lanmadığını, uyumsuzlukların nerede, nasıl ve niçin ortaya çıktığını, tutum ve davranışların gerçek ihtiyaçlara cevap verip vermediğini belirleyen kurum ve kuruluşlar, birtakım yaptırım gücü olan kalıplar, normlar oluştururlar. Toplumsal yapı içinde kişilerin duygu ve düşünceleriyle, tutum ve davranışlarıyla, değer yargılarıyla bu kalıplara uyması demek, kişinin o toplu mun uyumlu bir üyesi olması anlamına gelir. Bu kalıplar, kişileri top lumla birlikte olmaya, aynı tutum ve davra nışlar içinde yer edin meye zorlar. Bu zorlama bir cezalandırıcı yaptı rım gücü biçiminde ken dini gösterebileceği gibi, destek verici, ödüllendirici, özen- dinci veya gönüllü olmaya heveslendirici de olabilirler. Böylesine özellikler taşıyan kurallar, kalıpları veya kalıp yargıları meydana getirirler.Bebeklik ve çocukluk çağından itibaren ortaya çıkan bu cezalandırma veya ödüllendirme, toplumsal yapıya uyumun hangi durumda olduğunu da gösterir. Kişinin başarısı veya başarısızlığı, bu kalıplar içinde hareket etmesine veya bun lara aykırı düşmesine bağlıdır. Yaş ilerledikçe bu kalıp yar gılara insanların daha çok sahip çıktığını, bunlara uyum sağlamayı diğer kişi ve gruplardan istediklerini, uyum sağla makta gecikenleri veya tamamen aykırı tutum ve davra nışlarda bulunanları cezalandırma eğilimi içinde olduklarını, tarihteki ve çağımızdaki olaylardan öğreniyoruz. Kalıpların ve katıp yargıların yaptırım güçleri de top lumdan topluma farklılıklar gösterir. Aynı toplum içinde de değişik yaptırım gücüne sahip olan kalıplar vardır. Top lumdaki kurallar, bu kurallara uyma, uyum sağlama bek lentisi, beklentinin azlığı-çokluğu, cezanın şiddeti veya ödülün değeri, bu kalıplar arasında da yukarıdan aşağıya doğru bir sıralama içerisinde görülürler. Yaptırım gücü en üst sırada bulunan kalıplar, ister sözlü, ister yazılı olsun, hukuk içerisinde yer alırlar. Toplumu her yönüyle kuşatan bir kurallar bütünlüğü, yaptırımları özellikle cezalandırıcı olarak ortaya koyar. En küçüğünden en büyüğüne kadar toplumun bütün bireylerinin uyması gereken kurallarını uygulamaya koyan güvenlik güçleri, mahkemeler ve ceza evleri, hukuk düzeni içinde çalışarak kişilere haklarını, sorumluluklarını gösterir.