Bu haftaya kitap önerileri ile başlayalım bakalım.

Bu haftaya kitap önerileri ile başlayalım bakalım. Yepyeni raflara çıkmış, okunmayı bekleyen hikayeler var karşımızda. Her zaman klasikleri okuyacak değiliz ya gündemi de takip etmek gerek. 

Juan Pablo Villalobos'un  'Kimseden Bana İnanmasını Beklemiyorum' isimli kitap dikkatimi çekti öncelikle. 
Konusuna gelirsek; Juan Pablo adlı (evet, tanıdık bir isim) Meksikalı bir öğrenci, karşılaştırmalı edebiyat doktorası yapmak için sevgilisi Valentina ile birlikte Barselona'ya uçmak üzereyken, birdenbire, “üstün” ticari zekâya sahip “girişimci” kuzeninin kolay yoldan köşeyi dönme planına dâhil olur. Plan yolunda gitmiyor olacak ki kuzeni narkotrafik suç örgütü tarafından kaçırılır. Gangsterler, müthiş “ikna yetenekleri” ile Juan Pablo'nun onlar için çalışması gerektiğini söylerler. Görevi mi? Yolsuzluk yapan bir politikacının kızını, Laia'yı, kendisine âşık etmek...
Villalobos, Buster Keaton’ın rol yaptığı gibi yazıyor: Tek kasını bile hareket ettirmeden, soğukkanlılığını koruyarak karşısındakini güldürmeyi başarıyor. Aynı zamanda entelektüel olarak çevik bir anlatımla gerçek ile kurgudan, edebiyatın hayatındaki öneminden ve mizahın temel rolünden bahsediyor. Komedi ve trajedi arasındaki farkın tamamen şakayı kimin yaptığına bağlı olduğu bir dünyada, yaşamın anlamsızlığı, göç, yolsuzluk, ırkçılık, suç, şiddet, aile sadakati ve sevgi gibi zor konuları ele alarak sesleniyor: Kimseden bana inanmasını beklemiyorum.

Bir diğer dikkatimi çeken kitap ise  Fatma Barbarosoğlu'nun Hakikat İncinmesin kitabı. 
“İnsan kaderine doğru mu gider yoksa kaderi mi her hâlükârda insanı gelip bulur? Kader kendisine gittiğimiz midir, kendisinden kaçtığımız mı? Gidişlerin ve gelişlerin yolu sandığımız kadar net değil. Bazen gidiş zannettiğimiz şey, kaçmaya çalıştığımız yere hızlı bir dönüş olabiliyor.” “Hakikat İncinmesin” dört kadının iç içe geçen hayatlarını; ölüm, mahremiyet, masumiyet, hatıralar, yaşlılık ve gençlik üzerinden başlatılan bir sorgulamaya dönüştürüyor. Fatma Barbarosoğlu bu romanında okuyucusunu yakın tarihin değil, yakan tarihin bellek duraklarında ağırlıyor.