“Nereye gitmek istiyorum ki. Nereye gidebilirim ki. “


“Nereye gitmek istiyorum ki. Nereye gidebilirim ki. “
Diye başlamış şairimiz,
"Sürekli gitmek istemek de, bir yerde, hiçbir yerde olmak istemek değil mi?"
ile devam etmiş.
Kendimden bilirim, gözünüzün daldığı yerde olmak istersiniz.
Bir tatminsizlik, bir mide bulantısı haliyle kavrulursunuz.
Elbette pek çok sebebi olabilirdi bu durumun.
Düşünür dururum kendi içimde, beni memnun etmeyen şeyler nelerdi?
Üçüncü mekânlara yolculuğa çıkınca güzel bir şey olacağına dair umutlar yeşerten bağ neyden kaynaklanıyordu?
Sorular sorarak ilerlemek canınızı sıkmaya başlıyor çünkü cevabın soru sormak olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz.
Hatta öyle bir noktaya geliyor ki bu durum, doğru soruyu sorduğunuzda, cevabın kendisi açığa çıkacak diye bekliyorsunuz.
Öyle olmuyor.
-Dünya hassas kalpliler için bir cehennemdir, demişti Goethe.
Yine bir soru buldum. Hatta Tezer Özlü benden önce bulmuş:
“Olabileceğim bir yer kaldı mı? Hiçbir yerdeyim.”