Durumu normalleştirmemeye çalışıyoruz.

Durumu normalleştirmemeye çalışıyoruz. Normalleştirmemeye çalışıyoruz ve her zamankinden daha çok tembellik yapıyoruz.
Pek çok insan, eski rutinlerini rafa kaldırdı ve yerine hiçbir şey koymadı, hayatını bir gün tekrar üzerine giyeceği şık bir hırka gibi bekletiyor.
Tüm günü evde geçirmek alışkın olmayan birisi için ciddi anlamda zor. İnsanın canı dışarısı çekiyor. Hem fiziksel hem de mental anlamda fireler vermeye başladım.
Fiziksel olan sorunlar belli diyebiliriz: Düzensiz uyku, düzensiz beslenme, sıfır hareket… Korona benimle karşılaşsa daha iyi bir kuluçka bulamaz sanıyorum.
Ancak mental olanlar çok daha acınası sanırım… İnanılmaz bir gelecek kaygısı ve koyulan minik hedefleri bile gerçekleştirememekten bahsediyorum. Zaten güneş ışınlarından ve sahil havasından mahrum kalmamız; sağlık endişesi ile yaşamamız yetmiyormuş gibi bunlar da üzerine tuz biber oluyor. Gelecek kaygısını biraz açayım istedim. Virüs endişesi tükendikten sonra ekonomik bir buhran kaçınılmaz gibi gözüküyor. Nispeten genç bir birey olarak daralan fırsatlarımı ve ekonomik kaygılarımı gözden geçirmek zorunda kalıyorum ve denk gelinen döneme sallamadan geçemiyorum ne yazık ki. Tüm bunların ardından henüz hayata yeni adım atmış bizleri neler bekliyor olacak acaba? Küçük bir umuda tutunup; küçük metre karelerde kendimi geliştirmek için kitap açıyorum ancak koyduğum bu küçük hedefi de gerçekleştiremiyorum. Hep birilerinden, “Sabah kalktığında yatağını topla, bu küçük başarı seni gün boyu doğru kararlar almaya itecektir” gibi öneriler duyuyordum. Anlamını şimdi kavrayabildim. Belki küçük ancak akıl sağlımızı korumaya yönelik inanılmaz bir önerme bu. Sanırım evde oldukça bu başarısızlık hissiyatı benim gibi pek çoğumuzu dibe çekmeye devam edecek. Evet, virüs dışında da korktuğum şeyler var. Ve bu korku, endişelerimden besleniyor. Sağlıklı kalmaya devam edelim, kendi rutinimizi ve tatlı başarı hikayelerimizi oluşturalım. Ümit etmekten başka bir olguya sahip değiliz ne yazık ki…