Kronik stres altında yaşayan hastalar kalp krizi geçirmeye aday olarak gözüküyor. Kalp hastalığında sigara içmek intihar etmek anlamına geliyor. Sigara ve sağlıksız besinler hem kalbi vuruyor hem kalp hastalığını şiddetlendiriyor, tetikliyor, altta yatan bir durum varsa daha da kötü hale getiriyor” dedi.
Başta genetik faktörler olmak üzere yoğun işlenmiş gıda tüketimi, sigara, alkol kullanımı, hareketsiz yaşam, stres gibi birçok etken kalp sağlığını etkiliyor. Belirli periyotlarla kalp sağlığına ilişkin kontrollerin büyük önem taşıdığını belirten uzmanlar, vatandaşlara sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can da sigara, stres, şok diyetler gibi konulara ilişkin konuşurken önemli tavsiyelerde bulundu.
“Kalp hastalığında sigara içmek intihar etmek anlamına geliyor”
Genetik aktarım, kişilerin yaşam tarzı ve diğer hastalıklarının kalp sağlığına etki ettiğini anlatan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, “Ailemizden aldığımız genetik durum bir yük olarak karşımıza çıkıyor, kontrolsüz bir diyabetimiz varsa, tansiyon hastasıysak, sigara içiyorsak olumsuz etkiliyor, yoğun stres, kronik stresten bahsedeyim; bu stres de kalp krizi riskimizi artırmakta. Kronik stres altında yaşayan, yüksek risk faktörü olan hastalar kalp krizi geçirmeye aday olarak gözüküyor. 40-50 yaş erkek hastalar, menopoz sonrası kadınlarda kalp krizi riski sık artmakta, klinik pratiğimizde bu hastalarla sık karşılaşmaktayız. Kontrolsüz obezite eşittir, kardiyovasküler risk faktörü diyoruz. Vücut kitle indeksinin belli ağırlıkta olması, tansiyon hastalığının olması, yağ profilinin çok yüksek olmasını metabolik sendrom olarak tarifliyoruz. Sigaranın zararları yüzyıllardır söyleniyor, sigara içen hastaların hem kalp, akciğer hastalığı hem bazı diğer hastalıkları olduğunu biliyoruz. Kalp hastalığında sigara içmek demek intihar etmek anlamına geliyor, mevcut tedavilerimizi etkiliyor, damar hastalığının yaygınlığını artırıyor. Ani kalp krizlerine, inmeye, tansiyon düzensizliğine bu tarz durumlara yol açıyor. Sigara içmek kardiyovasküler risk faktörü açısından çok önemli bir risk faktörü, özellikle aileden almış olduğunuz genetik bir yük varsa üstüne bir de sigara içiyorsanız kendinizi zehirlemiş oluyorsunuz. İçeriğinde ne olduğunu, yağ profilini bilmediğimiz organik, doğal olmayan yiyecekler, doğal olmayan her şey hayatımıza zararlı olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
“Yoğun stres altında yaşayan hastalarda kalp krizinin tetiklenmesini, ani kalp ölümlerini sık görüyoruz"
Kısa sürede uzman kontrolü olmadan hızlı kilo verme çabasının çok yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Can, sözlerine şöyle devam etti:
“Diyetlerle ilgili şok diyet uygulayan var, 'Çok hızlı kilo aldım, hızlı kilo vereyim' diyenler var. Sadece proteinden, karbonhidrattan zengin olan diyetler oluyor, çok hızlı kilo veriyorsunuz ama bu kilo verme olayı yağ kaybından değil kas, su ve mineral kaybından oluyor. Bunlar vücuda ayrı bir stres bindiriyor, kronik depresyondan tutun da hızlı kilo alımına, insülin direnç bozukluğuna, tansiyon düzensizliğine, ani kalp krizlerine, metabolik bozukluklara yol açan birçok hastalıklar oluyor. Akdeniz tipi beslenmenin kardiyovasküler hastalıklarda çok önemli fayda sağladığını, hastanın yağ profilini düzelttiğini, damarsal yapının bütünlüğünü koruduğunu, kriz riskini azalttığını, hastanın kolesterol profilinde iyileşme olduğunu biliyoruz. Akdeniz tipinden kastımız eti kısıtlamak değil, elbette içinde et olacak ama ölçülü, dengeli olacak. Günde tek öğünle sadece tek bir besinle beslenip ya da sadece su içmek, sadece protein ya da karbonhidrat yemek hızlı kilo vermek vücudunun dengesini bozuyor. İdeal olan haftada 0,5-1 kilo vermek gibi bir diyettir, diyetisyen arkadaşlarımız sıkça söylüyor. Kalpte stres yükü olduğu zaman da kortizol dengesi, insülin direnci bozuluyor, tansiyon düşüyor, aritmi problemleri oluyor, hastanın risk faktörlerinde değişiklik oluyor. Bu da hastaya ani kalp krizi, ani tansiyon yüksekliği, ani inmeler, bayılmalar, depresyonlar, bilinç bulanıklıkları şeklinde geliyor. Stres günümüzdeki en önemli risk faktörleri arasında geliyor. Stres artık hayatımızın bir parçası, özellikle metropol gibi şehirlerde; sabah trafik yoğunluğu, iş hayatının yoğunluğu, aile hayatımızın düzensizliği ya da düzenliliği. Yoğun stres altında yaşayan hastalarda kalp krizinin tetiklenmesini, ani kalp ölümlerini, yaygın damar hastalığı olduğunu, tedavisinin, hastanın uyumunun zor olduğunu, tedaviye cevabının geç olduğunu, bu tarz şeyleri artık çok sık görmekteyiz. Hasta gerek psikiyatrik, manevi destek alabilir. Sağlığımız için tansiyonumuz düzenli olmalı, düzenli su içmeli, spor yapmalıyız. Sigara ve sağlıksız besinler hem kalbi vuruyor hem de kalp hastalığını şiddetlendiriyor, tetikliyor, altta yatan bir durum varsa onu daha da kötü hale getiriyor. Kalp krizini kadınlarda menopoz sonrası çok sık görüyoruz, genç yaşlara sarkanlar var; genetik yükü çok olanlar, ailevî hastalığı olanlar, doğuştan ya da yapısal kalp hastalığı olanlarda genç yaşlarda görüyoruz”