Astronomi hakkında bilgi veren ve çocukların sorularını yanıtlayarak bilim sevgilerine destek olmayı amaçlayan Demircan, öğrencilere yönelik küresel ısınma hakkında da bilgiler verdi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ)’ye Rektör Yardımcısı olarak da hizmet vermiş olan, Fen Edebiyat Fakültesi Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Öğretim Üyesi ve Astrofizik ve Ulupınar Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Osman Demircan, emekli olmasına rağmen bilimin önemini her yerde duyurmaya çalışıyor. TÜBİTAK’ın Yaz Kampı’nda öğrencilerle bir araya gelen Demircan, çocuklara uzay ve bilim hakkında bilgiler verdi.
‘Bilim, bilim, çevremizde her yerde bilim’ diyen Demircan, günümüzde çok konuşulan küresel ısınmanın ne olduğunu anlatarak, öğrencileri aydınlattı. Demircan, “Yaşam alanlarımız değişiyor. Bunun fiziksel bağlantıları bilim temelli iyi araştırıldığında görülüyorken, küresel ısınma öyle hemen geçici bir şey değil ve yıldan yıla da artıyor. İklim değişimleri çok hızlı artıyor. Artık mesela bir bulut gördüğümüzde buluta galiba şöyle bakacağız, bu bulutun taşıdığı su miktarı 100 bin ton, bu işte eskiden bir haftada iki haftada inerdi. Şimdi 3-5 dakikada inecek. Düşünün üzerinize 100 bin ton yağmur birden iniyor. İniyor, gerçekten iniyor. Haberleri izliyorsunuz, arabalar sürükleniyor, seller oluşuyor, binalar çöküyor. İklim değişimleri çok ciddi ve galiba yaşadığımız gezegen üzerinde bizi en çok ama en çok ilgilendiren şeyler bu küresel ısınma, iklim değişimleri gibi konular” dedi.
“ÇÖZÜM FOSİL YAKITLARI SIFIRLAMAKTA”
“Bu konulara öncelik veriliyor, verilecek. Bu yönde çalıştaylar yapılıyor. Mesela çözüm yolları yenilenebilir enerji, fosil yakıtlar” diyen Demircan, “Atmosferde karbondioksit ve uçucu gaz oranını arttırınca, güneş enerjisini daha fazla soğuruyorlar. Atmosferin enerji tutma kapasitesi arttıkça küresel ısınma da artmış oluyor. Çünkü giren güneş enerjisi, dışarı çıkamıyor. Battaniye gibi atmosferin içinde kalıyor ve atmosferin alt tabakaları ısınıyor, ısınıyor, ısınıyor. O enerji patlamalar halinde bütün meteorolojik olayları çok şiddetli hale getiriyor. Fırtınalar, rüzgarlar, yağmurlar, dolular hepsi çok şiddetli oluyor. İşte çözüm fosil yakıtları sıfırlamakta” şeklinde konuştu.
“BİLMEK YETMİYOR, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GEREKTİRİYOR”
Demircan, “Gençlere gerçekten bir laf düşüyor. Tam çözümleri öğrendik sayılır, çözümleri biliyoruz. Uygulamalarda çok sorun var. Şimdi, bilmek yetmiyor. Bilgi, beceri, yetkinlik, uygulama, gelişmelere dayalı olarak sürdürülebilirlik gerektiriyor. Bunları bizim nesiller çok iyi beceremedi. Bilgide tamam, güzel yerlerdeyiz ama uygulamaları siz yapacaksınız. Size güveniyoruz, gerçekten gençliğe güveniyoruz. Gençlik Cumhuriyet değerlerinden ayrılmazsa laik, demokratik, özgür, bilimin de desteklediği şekilde sahip çıkarlarsa bilimsel değerlere o zaman doğru yollarda bu gezegen üzerinde daha sağlıklı, daha güvenli yaşamımızı sürdüreceğiz. Bakın bu gezegen elden gidiyor. Eğer böyle giderse elden gidiyor. Nasıl elden gidiyor biliyor musunuz? Bilim adamları artık düşünmüyor, başka bir gezegene ayağımızı atmamız lazım diyor. İnsanlık bir başka gezegene bir an önce ayağını atması lazım yoksa gidiyor, gidiyoruz. Mars hedefteydi. Marsta yaşam merkezleri kurulacaktı ve tüm sorunlar çözüldü kâğıt üzerinde. Gerçekten tüm aşamalar hepsi belirliydi. Son bir, iki yıldır biraz hedef değişti. Galiba Marstan önce aya gitmemiz gerekiyor. Marsın avantajı su kaynağı daha iyiydi aya göre bir de zayıf da olsa bir atmosferi var ama atmosfer oluşturmak artık insanoğlu için zor değil. Kayaların içinden gazları çıkarıyorsunuz, atmosfer oluyor. Ayda da büyük kraterlerin içerisinde buzdan oyulan bölgelerde hem de o krater çukurları o kadar büyük ki işte 300-500 kilometre çapında çarpma kraterleri işte içleri buz dolu. Bu buzlardan işte kanallarla yaşam merkezlerine sular aktarılacak, tarım yapılacak yaşam merkezlerinin içinde belli sayıda kişiler yaşayabilecek, onlar orada teknolojiyi geliştirecek. Yaşam merkezleri genişletilecek, büyütülecek, atmosfer zenginleştirilecek ve ay yaşanılabilir hale gelecek. Ondan sonraki adım da Mars tabii. Ama inşallah oraya çok mecbur kalmayız. Dünyayı yaşanabilir halde tutmak öncelikli görevimiz. Bununla da bitkiler bizim yanımızda fotosentezle oksijen üretiyorlar. Atmosferi temizliyorlar. Fosil yakıt kullanımını sıfırlarsak, yeşil bitkileri önemsersek, en azından çevremize çok miktarda yeşil bitki dikmeyi önemsersek o zaman galiba dünyanın yaşanabilir halde kalmasını sağlayacağız. Ben tekrar bu projeye katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum, iyi ki bu projem sürüyor. Hep sürsün gitsin böyle” diyerek konuşmasını tamamladı.
Gizem Tuğçe BAYHAN
Muhabir: Ersan Küçükkuru





