Bu hafta değil de, geçtiğimiz hafta ile ilgili iki şey söylemek isterim.
Bu hafta değil de, geçtiğimiz hafta ile ilgili iki şey söylemek isterim.24 Kasım Öğretmenler Günü ile başlayayım…
Öncelikle tüm emektar öğretmenlerin, günü kutlu olsun. Bana yazmayı, okumayı öğreten her öğretmenime de içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Fakat bir yandan da şu anda üzülmeden edemiyorum. Atanamayan bu kadar öğretmen varken aslında herkes için iyi geçmiyor Öğretmenler Günü…
Sosyal medyada bir paylaşım gördüm. ‘Ben de aslında öğretmenim ama atanamadığım için harçlığımı çıkarmak üzere kuryelik yapıyorum ve bugün öğretmenlere gönderilen çiçekleri taşıyorum. Bu kırıcı’ diye yazmış.
O kadar sızladı ki yüreğim… Ülkemiz ne yazık ki kendi mesleğini icra edemeyen üniversite mezunları ile dolu. Gençler çok ümitsiz bu durumdan. İş bulabileceklerini düşünmüyorlar. Ne yazık ki ben de onlara katılıyorum.
Umarım bu durum en yakın zamanda düzelir.
Bir diğer gün ise 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü.
Bu farkındalık gününün önemini belirtmeme bile gerek yok. Bir kadın olarak bu ülkede yaşanan bütün şiddet ve vahşet olaylarını; büyük bir öfkeyle, sinirle, kızgınlıkla, üzüntüyle seyrediyorum. Gencecik kızlarımız, şuraya yazmak istedim ama yazamadığım (!) birçok küfrü hak eden erkekler tarafından vahşice katlediliyor.
Bunun sosyolojik açıdan incelenip, bu durumun artık önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir şeyler yapılmalı bu duruma karşı, bu şekilde gitmeyecek çünkü…
Kadın olarak bu ülkede yaşamanın ne demek olduğunu erkekler anlayamıyor, pek mümkün de değil açıkçası. Ama en azından biraz olsun empati kurdurabilmek için çeşitli eğitimler, seminerler verilmeli.
Uzman değilim ama uzmanı olan birçok kişi, devletin de desteği ile mutlaka bir şeyler yapabilir diye düşünüyorum.
Atanan öğretmenlerin olduğu, kadınların öldürülmediği bir ülke görmek dileğiyle…