Son zamanlarda Çanakkale’de çok fazla kavga haberi duyuyoruz.

Son zamanlarda Çanakkale’de çok fazla kavga haberi duyuyoruz. Basından olsun, dışarı çıktığımızda olsun bunları görmek, duymak gerçekten çok üzücü…
Bizim ‘barış şehrimiz Çanakkale’ neden bir kavgadır gidiyor gerçekten aklım almıyor. Üzülüyorum gerçekten… Gençlerimiz böyle durumların içinde bırakması kendilerini, özellikle şu pandemi günlerinde gerçekten iç acıtıyor.

Galiba bu kavgaların sebebi şu pandemi süreci. İnsanlar zaten tahammülsüzdü, koronavirüs sürecinde bu durumun daha da arttığını düşünüyorum. Kimi işsiz kaldı, kimi evde durmaktan sıkıldı, kimi bütün planlarını iptal etti…
Gerçekten sadece fiziksel değil psikolojik olarak da etkiledi bu koronavirüs bizi. Kimi zaman dönüp bakmamız gerekiyor kendimize, ‘şu an ne durumdayım’ diye sormamız gerekiyor.

Nasıl hissediyorum? Bu soruyu soruyor muyuz gerçekten?
Bence unutuyoruz kendimizi de nasıl hissettiğimizi de…
Sonra bu kavgalar çıkıyor işte. Ben eminim ki sadece sokaklarda değil, kapıların arkasında da birçok kavga yaşanıyor şu sıralar. Kol kırılıyor yen içinde kalıyor ama bunu da içine atmak bir işe yaramıyor.
Öfke, üzüntü, kırılganlıklar elbet dışarı taşmak istiyor ve genellikle yanlış zamanda yanlış kişiye taşıyor. O zaman da istemediğimiz kavgaların, tartışmaların içinde buluyoruz kendimiz.

Ah koronavirüs ah…
Sadece ‘fizyolojimize’ bulaşma korkusu değil artık mental de bir korku verdin bize. Gözlerimizle göremediğimiz bir şeyin biz insanları bu kadar etkilemesi, değişmesi gerçekten inanın ne kadar da aciz, kırılgan bir varlık olduğunu gösteriyor bir yandan...
Ne demiş Cemal Süreya, “Hayat kısa, kuşlar uçuyor”. Uçuyor gidiyor arkadaşlar hayatımız, ettiğimiz kavgalara, tartışmalara değmiyor…

Herkese güzel haftalar dilerim…