Herkese merhaba, sonbahara da merhaba…



Herkese merhaba, sonbahara da merhaba…
Geldik işte eylül ayına…
Bu yaz herkesin ağzından duyduğum tek bir cümle vardı; ‘bu yazdan hiçbir şey anlamadım vallahi.’
Açıkçası benim için de öyle, zaten temmuz ayında başladı tekrar hayat, o da göz açıp kapayıncaya kadar gitti.

Şimdi sonbaharı karşılamak zamanı…
O zaman sizlere ‘sonbahar’ temalı bir kitap öneriyim. Aslında hepiniz bu kitabın ismini önceden duydunuz. Çünkü lisede edebiyat derslerinde mutlaka söylerlerdi.
Mehmet Rauf’un kaleminden ‘Eylül’

İlk psikolojik roman olarak Türk tarihine geçen bu roman ayrıca bireyin öznel yaşantısını doğrudan konu alan ilk roman olarak da bilinir.

Konusuna gelirsek; Romanın baş karakterlerinden biri olan Suad, roman boyunca kocasına duyduğu bağlılık ve yasak aşkı Necib’e olan karşı konulmaz arzusu arasında bocalayarak, çırpınır. Yasak aşkın diğer tarafındaki Necib, hem yakın akrabası ve arkadaşı olan Süreyya'nın karısına olan ilgisi yüzünden vicdan azabı çekmekte, hem de Suad'a karşı hissettiği tutkulu aşk yüzünden bocalamaktadır. Roman boyunca yasak aşkın imkansızlıkları, yasak aşk yaşayan iki âşığın psikolojik halleri, hayalleri, heyecanları, kıskançlıkları, kırgınlıkları ve vicdan azapları ustalıklı ve gerçekçi bir üslupla ve bir metafor olarak kullanılan Eylül'ün hüznüyle anlatılır.

İyi okumalar!