Nisan ayını ortaladık bile!

Nisan ayını ortaladık bile! Yahu evde de olsak, dışarıda da olsak ne çabuk geçiyor zaman. Daha geçtiğimiz akşamdı sanki yılbaşı ve şimdi bir bakıyorum, penceremin arkasından baharın gelişini izliyorum.
Kuşlar cıvıldıyor, görebildiğim kadarıyla ağaçlar çiçek de açmış… Çocukların neşe dolu sesleri sokaklarda bu seferlik eksik ama olsun, çünkü hepsi sağlımız için…
Nasılsınız, nasıl hissediyorsunuz, sorusunu sormak isterim. Kendinize bu soruyu soruyor musunuz? Fark ettim ki başkalarına bu soruyu sormadan önce kendimize sormamız lazım ama hep bunu atlıyoruz. Atladığımız için de bir türlü kendimizi dinlemeyi öğrenemiyoruz. Doğru soruları kendimize değil hep başkalarına soruyoruz…
Soralım tabi ki, sevdiklerimizi asla unutmayalım. Onları düşünmeyi ihmal etmeyelim. Sevgi ancak bu şekilde çoğalır. Ama kendimizi sevmeyi de ihmal etmeyelim, kendimizi düşünmeyi…
Bu bahar aylarının gelişi, evimizde tıkılı kalmış bile olsak, bana kendimi sevmeyi hatırlattı. Kendimle vakit geçirmenin özlemini zaten yazmıştım sizlere. Bir de kendime doğru sorular sormam gerektiğini fark etmem galiba çok güzel bir deneyim oldu.
Zaten şu evde kalmak, resmen ruhani bir yolculuk gibi bizlere…
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirini okutuyor bu yolculuk bana…
Bahar Sarhoşluğu’nu okuyorum, aynı ben… Şu anda salonun ortasında, bu kelimeler beni bana anlatıyor;

İlk sevgilinin gülüşüne benzer
Bir Nisan havası değil mi esen?
Zincirlere, kelepçelere inat,
Kanatlarımı açmak zamanıdır;
Allah’a ısmarladık kaldırımlar.

Herkese iyi haftalar dilerim!