Son zamanlarda hızlı bir şekilde yayılan, nerdeyse ölüm tuzağı haline gelen uyuşturucu maddeler ve bunların kullanımı ile ortaya çıkan sosyal ve ekonomik problemler hayatın her alanına bulaşmış...

Son zamanlarda hızlı bir şekilde yayılan, nerdeyse ölüm tuzağı haline gelen uyuşturucu maddeler ve bunların kullanımı ile ortaya çıkan sosyal ve ekonomik problemler hayatın her alanına bulaşmış durumdadır.
Vücuda girdiğinde davranışsal, ruhsal ve beden üzerinde değişikliklere neden olan, bağımlılık yapabilen kimyasal maddelere bağımlılık yapıcı maddeler denir. Bu maddeler tıp kaynaklarında psikoaktif madde olarak geçmektedir. Psikoaktif madde; merkezi sinir sistemini etkileyerek beynin fonksiyonlarını değiştiren algıda, duyularda, davranışlarda, bilinçte ve ruh halinde değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir
Uyuşturucu her madde bağımlılık yapmakta fakat bu maddelerin bağımlılık potansiyelleri birbirinden farklıdır. Bağımlılık, bazen tek bir kullanım bazen de uzun yıllar süren kullanım sonucu gelişir. Davranışlarda, duygu ve düşüncelerde, beden işlevlerinde, kişinin sosyal ilişkilerinde ve üstlendiği sorumluluklarda bozulmalarla kendini gösterir. Keyif verici diğer etkinliklere ayrılan zaman ve enerjinin giderek azalması, maddenin hayatın merkezine yerleşmesi, sorumlulukların ihmal edilmesi, tüm bunların sonucu olarak yalnızlaşma ve tekdüzeliğin yine maddeye başvurularak giderilmesi, bağımlılık hastalığının kısır döngüsüdür. Her bir madde ayrıca kanserden astıma farklı bedensel hastalıklara da yol açar.
Bağımlılık, maddelerin beyindeki etkilerinin bir sonucudur. Bu nedenle günümüzde bağımlılık, olumsuz sonuçlarına rağmen madde arayışının ve kullanımının tekrarlamalarla seyredebilen kronik bir beyin hastalığı olarak tanımlanmaktadır.  Beyin hastalığı, bağımlılık yapıcı maddelerin merkezi sinir sistemindeki, yani sinir hücrelerindeki (nöronlar) kalıcı ve yapısal etkilerine dayanmaktadır. Uyuşturucu maddeler beyinde kalıcı değişiklikler yaparak etkide bulunmaktadır. Klinikte bağımlılığı tanımlayabilmek için en önemli parametreler ise madde üzerine kontrol kaybı, aşırı meşguliyet, olumsuz sonuçlara rağmen devam etme olarak sıralanabilir. Madde kullanımının bağımlılığa dönüşmesinde başlangıç yaşı, cinsiyet, kullanılan miktar, kullanım yöntemi gibi etkenler rol oynar. Uyuşturucu kullanıcıları arasında çoklu uyuşturucu tüketiminin yaygın olduğu da gözden kaçmamalıdır.
Merkezi sinir sistemindeki özgül etkilerinden bağımsız, genel bir küme olarak ele alındığında uyuşturucuların psikolojik işlevleri keyif almak, rahatlamak, daha iyi hissetmek, daha yüksek performans göstermek, kilo vermek, uyuyabilmek gibi sıralanabilir. Kaygı ve tedirginlik içindeki bireyler, bir kaçış uğrağı olarak maddeye yönelebilir. Sorunların giderilmesi için “kendi kendini tedavi” amaçlı uyuşturucu ya da uyarıcı nitelikteki maddeler kullanılabilir. Maddelerin “kullanım değeri” sayılabilecek tüm bu işlevler, varlığını bireyin toplumla etkileşiminde (dolayısıyla üretim süreçlerinde) gösteren sorunlardır. Bu etkileşimin sağlıklılığı, bireyle ilgili biyolojik belirleyiciler, mizaç ve kişilik gibi özelliklerden olduğu kadar, egemen ideoloji ve onun şekillendirdiği genel toplumsal doku, kişiler arası ilişkiler ve toplumsal bir norm olarak uyuşturucu kullanımından etkilenmektedir.
Türkiye, özellikle Avrupa ülkelerine ve Amerika kıtasına kıyasla madde kullanım oranları açısından alt sıralarda bulunmaktadır. Ama yine de ülkemizde ki uyuşturucu sorunu hiç te küçümsenmeyecek durumdadır. Kullanım oranları diğer batılı ülkelere oranla daha düşük olsa da Türkiye’de uyuşturucu madde kullanımı son 30-40 yıldır artmakta ve bu artış son 10 yılda daha da hızlanmıştır. Türkiye dünyada en fazla uyuşturucu yakalanan ülkelerin başında olmasına rağmen son yıllardaki kullanım artışının önüne geçilememektedir. Türkiye, üretim bölgeleri ve pazarlara yakınlığı ile yalnızca bir geçiş hattı olmayıp aynı zamanda bir tüketim bölgesidir.
Türkiye’de en sık yakalanan madde türü esrar ürünleri olsa da Afganistan’dan Avrupa’ya Balkanlar üzerinden taşınan eroin ve diğer afyon v.b ürünler için ana güzergâh durumundadır. Güney Amerika’dan çıkarılan kokain ürünleri de Akdeniz’deki limanlardan üzerinden Avrupa’ya, Azerbaycan ve Kuzey Irak’a Türkiye merkezli olarak yayılmaktadır. Kara, hava ve deniz gibi geleneksel taşınma yolları dışında, son yıllarda bazı maddeler için posta yolluyla gönderinin kullandığı da dikkat çekmektedir. Metamfetamin türevleri de İran üzerinden Türkiye’ye girerken, 2010’dan bu yana çok sayıda ani ölüm olgusunun nedeni olan sentetik esrar ürünleri Çin, ABD ve Avrupa üzerinden Türkiye’ye girmektedir.
Büyük bir genç nüfusa sahip olan Türkiye’de, sınır aşan bir sorun olan uyuşturucu madde sorunu her geçen gün daha da tehlikeli bir hal almaktadır. Bu kapsamda uyuşturucu ile mücadele için yeni politikalar ve önlemler yürürlüğe konulmalı ve uygulanmalıdır.
 
 
Kaynak: EMCDDA (2017) Avrupa Uyuşturucu Raporu 2017: Trendler ve Gelişmeler | Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi.
Psychiatric epidemiology in Turkey: main advances in recent studies and future directions. Turk Psikiyatri Derg,
The Brain on Drugs: From Reward to Addiction.
Bilim ve aydinlanma.