Mübadiller Küçük Asya’dan, özellikle de İzmir’den Yunanistan’a gitmişlerdir.

Mübadiller Küçük Asya’dan, özellikle de İzmir’den Yunanistan’a gitmişlerdir.
İzmir şarkıları olarak adlandırdığımız şarkılar, mübadele öncesi çok kültürlü bir dokuya sahip olan İzmir’de, birçok müzik akımının etkisinde kalmış şarkılardır. Özellikle batı müziğinden ve dönemin opera akımlarından etkilenmişlerdir. Terk edilen yerlerin güzelliği ve eski vatana hasret, İzmir şarkılarının da ana temalarındandır. Ancak bu şarkılarda bazen geri dönme umuduna da yer verilmiştir.
Mübadele sonrası şarkılarına gelince, bu şarkılar tam olarak mübadil şarkıları değildir. Daha çok mübadele acısını ve eski vatana duyulan özlemi anlatan şarkılardır. Çoğunda Türk ve Yunan halkının geçmişte kardeşçe yaşadığı belirtilmektedir. Genelde 1970 yılı sonrası yazılmış ve bestelenmiş olan bu şarkıların örnekleri Yunanistan’da daha çoktur. Ancak bu gruba mübadeleden yıllar sonra Yunanistan’a gitmek zorunda kalan İstanbul Rumlarının, şarkılarını da dahil etmek gerekir. Çünkü tema hasret ve acıdır. Bir örnek verelim: Maria Rita Epik, Thalassa adlı şarkısında şöyle der:
 
Geçmişin kiliseleri bize
Camiler size seslenir
Ninemin bağları sana üzüm
Tarlan bana tütün verir
Zeytin sakız gibi iç içeyken
Bir karayelle savrulduk
Sonunda ölülerimiz ve biz
Bu şarkıda buluştuk.
 
Georges Dalaras’in seslendirdiği, Dostluk Şarkısı (orijinal adıyla Mes tou Vosporou) yine bu grup şarkılara bir örnek olabilir. Bu şarkıda da yine halkların kardeşliği vurgulanmaktadır.
 
Ben Türk’üm, sen Rum,
Ben de halkım sen de halksın,
Senin inancın İsa, benim ki Allah
Ama ikimiz de düşen ah ile vah,
Biraz sevgi ve biraz şarapla,
Sen de sarhoş olursun ben de
Al iç tasımdan,
Can dostum ve kardeşim.