Osmanlı Dönemi İzmir Kent Ortamında Geleneksel Dansları ve Yunan Halklarının İzmir Kentsel Dans Ortamları incelediğimizde, İzmir’in kozmopolit ve çok kültürü bir arada içinde barındıran bir başşehir olduğu görülür. Farklı kültürlerin oluşturduğu nüfusu, çoğulcu ve çok renklidir. Renksiz, monoton, zavallı değil, aksine canlı ve dinamik bir şehirdir.
İzmir’in ticari ve ekonomik açılımı 1800 yıllarından sonra ivme kazanmıştır. İzmir Limanı,  ürün ve hammaddelerin Avrupa’dan Anadolu’ya ve Anadolu’dan Avrupa’ya taşınması açısından öneme sahipti. Yunanlılar 1800 sonrası liman ticareti nedeniyle oldukça zenginleşmişlerdir. Yunan burjuvazi toplumu türemiş ve çoğalmıştır. Hızla yükselen ekonomik açılım ve ticaret sayesinde, açılan ‘Evangeliki Okulu’, ‘Homer’ gibi büyük kurum ve kuruluşlar İzmir’e büyük bir kültür ve eğitim transferi sağlamıştır. Kitap ve basın alanındaki özgür düşünce ortamı bulunması nedeniyle de Spor ve sanat (müzik, resim vb) alanlar gelişmişti.
Şehir merkezinde açılan çok sayıdaki taverna, restoran ve kulüp (Kafe aman) ve bu gibi gibi eğlence merkezlerinin hemen hepsi müzikli idi. Belirli günlerde dans gecesi düzenlerlerdi. Avrupa modası, İzmirlilerin müzik ve dans tercihlerini etkilemiştir. Elit kesime ait eğlence salonlarında Avrupa müziği yapan topluluklar yer almaktaydı. 
1800-1900’lü yıllarda Bu gurupların başta gelen müzik aletleri trombon ve kemandır. Başlangıçta mandolin sazlarından oluşan, devamında diğer müzik aletleriyle zenginleşen ilk halk müziği orkestrası ‘Politakia’ dır.(1906) (Bayan Argiros Kopanu’nun kişisel izlenimlerine dayanarak (İkinci nesil İzmirli mübadele göçmeni) Yeni İyonya Magnisia Kültür Ocağı ‘’IYONLAR’’ üyesi )  Orkestranın kurucusu İstanbullu Sideris’ti. Orkestranın çaldığı mekânda aynı zamanda Avrupai bir orkestra da çalıyordu. Müzik icrası dönüşümlü yapılmaya başlanmıştı.
İzmirliler iş çıkışında güzel kıyafetler giyerek bu tür orkestraların çaldığı mekânlara gidip eğlenirdi. Avrupa danslarından Vals, polka ve tango etkindi. Kutlama ve eğlencelerde Avrupa dansları sonrasında kapanış mutlaka başta sirto olmak üzere Yunan danslarıyla olurdu.
İzmir’de yoksul kesim bile iyi zaman geçirirdi. Çünkü yoksulluğa rağmen hayattan zevk almayı bilirlerdi. İzmir’in lağımcıları İtalyanca da en alt sınıf anlamına gelen ‘Baso Raku’ erkekleri, bu zor işlerini bitirir bitirmez soluğu tavernalarda, lokantalarda ve kafeteryalarda alır, tümünde bulunan canlı müzikle bütünleşirlerdi. Bu mekânlarda ‘amane’ diğer adıyla ‘minore’ ve İzmir şarkıları dinler, karşılama zeybek ve kasap havası oynarlardı.
Türk Halklarının İzmir Kentsel Dans Ortamları ise, Elit Türk kesiminin İzmir’de Batı Müziği yapan kulüplerin danslı ortamlarına katıldığı bilinmektedir. Halka açık eğlence merkezlerinde Türk müzisyenler tarafından yapılan icralar eşliğinde Erkekler tarafından Zeybek, Çiftetelli, Köroğlu oyunlarının oynadığı görülür.
Sokratis Prokopyu’dan alınan bilgilere göre; “Türk ehli keyiflerinin yaklaştıklarını görürsünüz, Türk şarkıları dinlerler ve keyfe gelirler. Onlara temennalarla hoş geldiniz denir ve ‘merhaba’ ve ‘hoşbulduk’; rençberler ve ağalar bağdaş kurarak otururlar ve seyrederler. Hatır kırmamak için meze alırlar –içki içmezler- görürler etrafta hanımları ve onca bayanı, Köroğlu oynarlar kamalarıyla yiğitçe.” ( Aristomenis Kaliviotis; (çev: Yılmaz Oktay); İzmir Rumlarının Müziği 1900-1922, Yapı Kredi yayınları-3772 ofset yayınevi ISBN 978-975-08-2420-3, İstanbul, 2012, s:20)