Kentlerdeki gençlerin ‘Halk Kültürü” ürünlerine sempatiyle yaklaşmalarını sağlamalıyız. Bunu başarabilmek için ise Halkbilim’den yararlanmalıyız. Dolayısıyla küreselleşmenin olumsuz etkilerini azaltmak adına alınabilecek en önemli tedbir eğitim olacaktır. Çünkü gençlere, hâlâ özgün öğeler taşıyan Halk Kültürünü bu bilim dalı aracılığıyla doğru olarak anlatıp, kavratabiliriz. Bu nedenle Halk Kültürü, özellikle kentlerde ki kültürel yabancılaşmayı önlemede etkin bir yol olarak yeğlenmelidir.
“ Dünyanın kentsel alanlarda “halk kültürü eğitimi”ni ihmal etmesi, insanlığın kültürel zenginliğinin ve çeşitliliğinin ortadan kalkması olasılığını doğurmuştur. Özellikle kültür endüstrisine egemen olan sınırlı sayıdaki çok uluslu şirketin dayattığı tek tip kültürün etkinleşmesi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’yu harekete geçirmiş ve 2003 yılında, Türkiye’nin de aktif destek verdiği ve iç hukukunun bir parçası hâline getirdiği “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”ni ortaya çıkarmıştır. Bu sözleşme; halk edebiyatı, halk müziği, halk tiyatrosu, halk gelenek ve inançları, halk el sanatları gibi kültür alanlarının yok olmasının insanlık için büyük bir kayıp olacağını belirtmekte ve bu yönde önlemler geliştirmektedir. Geliştirilmesi tasarlanan en önemli önlem, bu mirasın korunması, yaşatılması ve kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlamaktır.
Burada bütün sorumluluk eğitim kurumlarına düşmektedir. Sözleşme, ilk olarak her düzeydeki eğitim kurumunda “somut olmayan kültürel miras”ın ders olarak okutulmasını istemekte, ardından kitle iletişim araçları ile bu mirasın yaygınlaşması ve yaşatılması yönünde çaba harcanmasını önermektedir. Gerek kendi kültürünü gelecek kuşaklarla örgün eğitim alanlarında buluşturma çabası gerekse kültürel sorunları uluslararası alanda büyük bir ciddiyet ve sorumlulukla paylaşan UNESCO gibi saygın bir kültür kurumunun öngörüleri, bu dersin eğitim kurumlarında okutulması gereğini açıkça ortaya koymaktadır.” (Halk Kültürü Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu, 2006: 6)
Millî Eğitim Bakanlığı ilköğretim okullarında  eğitim amaçlı olarak “ Halk Oyunları” seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Bununla birlikte; “ İlköğretim ve orta öğretim düzeyinde öğretim programları tasarımı projesi”  kapsamında, 2007 öğretim yılından itibaren de “ Halk Kültürü” dersi ilköğretim okulları  6.sınıflarında uygulamaya konulmuştur. Talim Terbiye Kurulunun Ağustos 2005’te almış olduğu 192 nolu karar ile 2006/2007 Eğitim–Öğretim yılından itibaren ilköğretim okullarının haftalık ders çizelgelerinde “Seçmeli Sanat Etkinlikleri Dersi” içerisine konanlardan biri de Halk Oyunları dersidir. Spor Etkinlikleri içerisinde Halk Oyunları bulunmamaktadır.
 
Bu görüşler Birleşmiş Milletler Sözleşmelerindeki UNESCO kararları çerçevesinde kültürel mirasların korunması gereğini çok net olarak gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla halk kültürü ürünlerini, derleme, koruma ve yaşatma adına yapılması gerekenlerin en başında üniversitelerce yapılacak projeler gelmektedir. Bu bağlamda her üniversitenin kendi olanakları çerçevesinde halk kültürü çalışmaları yaptıkları bilinmektedir.
 
Bunun yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Halk Kültürü Araştırma Dairesi de düzenli olarak halk kültürüne ait araştırma-derleme ve yayın çalışmaları yapmaktadır. Öte yandan ülkemizdeki birçok vakıf, dernek, yerel yönetim ve valilik de benzer çalışmalar yapmaktadır. Ancak bütün bu çalışmalar yeterli düzeyde değildir. Halk kültürü çalışmalarının istenilen düzeye ulaşamamış olması bu konuda bilinç eksikliğini de ortaya çıkarmaktadır.
 
Halk kültürü ürünlerinin giderek ortadan kalkması, UNESCO’nun harekete geçerek Halk Kültürü ürünlerinin korunması ve yaşatılmasına yönelik tedbirler almasına yol açmıştır. Bu anlamda ülkemizde atılan önemli adımlar da bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Halk Kültürünün ilköğretim müfredatına seçmeli ders olarak konulmasıdır. Halk Kültürü dersi, İlköğretim 6.sınıfları için alan uzmanı öğretim üyelerince kılavuzları hazırlanarak 2006–2007 eğitim-öğretim döneminde seçilecek şekle getirilmiştir.
Bu uygulama halk kültürünün korunması ve yaşatılmasına yönelik somut bir adımdır. Ancak yeterli bir adım değildir. Halk yaşantısının tüm ayrıntılarını kapsayan çok kapsamlı bir içeriğe sahip olan Halk Kültürü dersinin zorunlu dersler arasında yer alması bir gerekliliktir.
Çünkü Halk Kültürü dersi uzmanlarınca okutulduğunda öğrencilere çeşitli kazanımlar sağlayacaktır.
Halk Kültürünün Kazanımları;
           1.Halk Kültürünün tanıtılmasını sağlar,
           2.Halk Kültürü ve iletişim ilişkisinden dolayı öğrencilerin iletişim becerilerini geliştirir,
           3.Kendi kültürüyle barışık gençler yetişmesini sağlayabilir,
           4.Ders içerik olarak öğrencilerin araştırma-sorgulama-problem çözme-eleştirel düşünme becerilerini geliştirerek yeni kültürel değerlerin kendine uygun olup olmadığını     sorgulatabilir,
           5.İyi ve kötü kavramlarının kültür alanındaki kullanımını fark ettirebilir,
           6.Gençlerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirerek, değişik kültür öğelerine sahip olmanın kültürel zenginliğimiz olduğu düşüncesini fark ettirir.
Eğitimin temeli olan bu kazanımlar kültürel açıdan oldukça önemlidir.Halk kültürüne yönelik tüm konuların bütün öğrencilere anlatılıp, kavratılması farklı alt kültürlere karşı ön yargıları engelleyerek, farklılara karşı hoşgörünün tam olarak yerleşmesini sağlayacaktır. Böylelikle, ülkemiz gençleri dünyadaki farklı kültürlere karşı saygı ve sevgi ortamının pekişmesine katkı sağlamış olacaktır. Daha önce yapılmış ve diğer illerde ve yurt dışındaki Halk Kültürü çalışmaları toparlanır.
Evlenme geleneğinden sünnet’e Ağıt söylemeden, yemeklere değin tüm konuları kapsayıcı bir master planı yapılarak, yöre halk kültürü derlenir, araştırılır, arşivlenir ve yayınlanabilir.
Tüm bu düşüncelerin yaşama geçirilmesi için, bir kadro oluşturulur, program hazırlanır, etkinliklerin planlanması zamana dayalı olarak yapılır.
Bütün bu etkinliklerin, kalıcı ve destekleyici olması için yörelerde ileri gelenlerin birer projeye sponsor olmaları sağlanmalıdır.
Bütçe yapılacak işin kalitesini doğrudan etkilediğinden, kültürel atılım projesinin yaşama geçmesi kamu olanakları ile sponsorluk olanaklarının birleşimi ile çok daha iyi gerçekleştirilecektir.