Sanayileşme döneminde kurulan yeni kentin sakinleri, yaz aylarının bir bölümünü genel olarak deniz kıyısında ve “güneş-kum-deniz” turizmi kapsamında geçiriyor.
Eski kentte ve köyde bu türden bir tatil kavramı yoktu, buna bağlı olarak denizi olmayan yerlerden deniz kıyılarına düzenli bir tatil turizmi anlayışı ve sektörü de gelişmemişti.  
1960’lı, 70’li yıllarda, ortanın üstünde geliri olanlar, deniz kıyılarında kooperatifler aracılığıyla kurulan ve çoğu “site” olarak adlandırılan tatil köylerindeki yazlıklarına giderlerdi. Onlara halk arasında “yazlıkçı” denirdi. Bu yazlıklar, “villa” tipinde inşa edilir, mümkün olduğunca çevre dostu olmalarına dikkat edilirdi.
Toplumun “orta direk” tabir edilen kesimi ve memurlar ise, adına daha çok “eğitim merkezi” denilen ama deniz kıyısında “misafirhane” veya “tatil köyü” olarak işletilen yerlerde 10-15 günlük sürelerle tatil yaparlardı. Böyle bir imkân ve yerleri olmayanlar da “çadır kamp” denilen mekânlarda tatillerini geçirirlerdi.
Pek çok düşük gelirli ve asgari ücretli ise, ya deniz kıyısında yaşayan akraba veya arkadaşlarına misafir olur ve böylece birkaç gün tatil yapar ya da hayatlarında bir kere bile denizi görmeden ömürlerini tamamlamış olabilirlerdi.   
Son yıllarda orta gelir gruplarına sahil şehirlerinde çok katlı binalar zincirinden oluşan “rezidans” larda tatil seçeneği sunulmaya başlandı. Buna göre deniz kıyılarındaki bu binalardan birinden “daire” satın alınır ve tatil süreleri buralarda geçirilir oldu.
Ancak çoğu bireysel ve birlikte vakit geçirme ve sosyalleşme alanları sınırlı olan bu ve benzeri tatil seçeneklerini geride bırakarak öne çıkan yeni tatil mekânı ise, deniz kıyılarını dolduran çok katlı oteller oldu. Büyük çoğunluğu beş yıldızlı ve “her şey dâhil” konseptinde hizmet veren bu otellerde yüzlerce, binlerce kişiyi bir arada tutmaya ve eğlendirmeye yönelik olarak “animasyon” adı altında bir takım kültürel veya sportif etkinlikler yapılması zorunluluğu ortaya çıktı.
Türk turizm sektörüne yirminci yüzyılın son dönemecinde giren ve otel dışı tatil konseptlerinde bulunmayan bu terimden ve yaratabileceği fırsatlardan şu güne kadar yeterince veya toplumun pek çok kesimine fayda sağlayacak bir farkındalık yaratacak tarzda yararlanıldığı söylenemez.