Türk halk bilimi bir kültür bilimi alanı olarak kendine özgü kuram ve yöntemlerle şu konuları inceler:
1. Sözlü Anlatımlar (Destan, Masal, Hikâye, Şiir, Atasözü ...)
2. Gösteri Sanatları (Müzik icra ortamları, Halk oyunları, Halk Tiyatrosu...)
3. Toplumsal Uygulamalar (Doğum-Evlenme-Ölüm gibi Geçiş Ritüelleri, Şölenler; Şenlikler, Festivaller...)
4. Doğa ve Evrenle İlgili Bilgiler (Mutfak, Hekimlik, Baytarlık...)
5. El Sanatları Geleneği (Halı, Kilim, Süsleme, Demir, Bakır, Altın, Ağaç İşleri...)
 
Türk Dili Edebiyatı ise, yine kendine özgü kuram ve yöntemlerle dili ve o dille yaratılmış edebiyat eserlerini inceler.
Türkiye Üniversitelerinin de eğildiği ve çalıştığı alanlar şunlardır:
1. Eski Türk Dili (Türkiye Türkçesi Öncesi)
2. Yeni Türk Dili (Türkiye Türkçesi Dönemi)
3. Eski Türk Edebiyatı (Divan Edebiyatı)
4. Yeni Türk Edebiyatı (1839 Sonrası Türk Edebiyatı)
5. Türk Halk Edebiyatı (Destan, Masal, Hikâye, Şiir, Atasözü...)
 
Şu tabloya bakarak artık bu iki disiplini çaprazlama, karşılaştırma, birleştirme, ayrıştırma çalışmalarına son verilmelidir.
 
Türk halk bilimi, 2003 yılında UNESCO'da imzalanan 2006 yılında TBMM'de onaylanıp taraf olunan Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinde tanımlanan koruma, aktarma ve yaşatma çalışmalarını araştırma ve uygulama ekseninde yürüten bir disiplin özelliği kazanmıştır.
 
Türk Dili ve Edebiyatı ise, dil araştırmalarının yanında şiir, roman, deneme, tiyatro gibi türleri olan, "edebî eser" tanımlamasına uyan ve dille yaratılan sanat ürünlerini inceleyen bir disiplindir.
 
Şimdi, şiir, hikâye ve masal gibi bazı halk edebiyatı türlerinde kesişmeler var diye bu iki disiplinin konularının Türk Dili ve Edebiyatı başlığı altında toplanması mümkün müdür? 
 
Geleneksel mimariyi, halk mutfağını, panayır, şenlik ve şölenleri, bakırcılık, demircilik, yorgancılık gibi sanatları, doğum-düğün-ölüm gibi geçiş törenlerini ve daha onlarca eski yeni kültür kodunu, halk edebiyatı başlığı altında incelemek imkânsızdır. Edebiyat "edebî eser" odaklı olduğuna göre, malzemesi dil ve edebiyat olmayan, onca halk bilimi konusunu kim çalışacak?
 
Kimse hepsi "baş" üzerine çalışıyor diye "Beyin Cerrahisi", "Kulak Burun Boğaz",  "Nöroloji" veya "Göz" bilimlerini birleştirmeye çalışmıyor.
 
Bu iki farklı disiplin özelinde Üniversitelerimizde, Sosyal ve Beşeri Bilimlerle ilgili çok sık idari düzenlemeler yapılmasında,  bu alanda çalışan akademisyenlerin kabahatli olduğunu düşünüyorum. Alanlarını, kuramlarını ve yöntemlerini öncelikle onların belirlemeleri ve bilim dünyasındaki yerlerini açık ve görünür şekilde ortaya koymaları gerekiyor.