Soysal olaylarla Halk oyunlarının ilişkisi üzerine daha önceleri de bir çok insan kafa yormuştur.

 
 
 
            Bu ikisi arasında bir tür kardeşlik ilişkisi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Gerçekten de sosyal olaylarda ruh halimiz hüzünlü nameler çalıyorsa Halk oyunlarının nameleri neşeli notalarda dolaşıyor olmuyor.
Son yüzyılda Anadolu’da yaşanan karamsar olaylar toplumun ruh halini aşağılara çekti. Halk kültürü ürünlerinin bir kısmının yapısını, içeriğini karamsar yaptı. Ama sormak gerek: Halk kültürü ürünlerinin yarattığı mesajlar mı kötü, yoksa sosyal olaylara sebebiyet veren unsurlar mı? Kendi dar penceresinden çıkamayan içerdeki bakışın tersine, şimdilerde Anadolu’da Halk Kültürüyle uğraşanların çok daha olumlu değerlendirmeleri geliyor.
Önce geçtiğimiz yaz Millî Eğitim Bakanlığının genişletilmiş değerlendirme toplantısı ile halk oyunlarını ön sıraya yerleştirdi. Yapılan bir çok toplantıda Halk Kültürü ile ilgili olarak, yapılanları değerlendirenler, faaliyetleri olumlu değerlendirmeye devam ediyor. Halk oyunlarıyla ilgili çalışmalar yapmakta olan “Halk Kültürüne hizmet grubu”  Halk Oyunlarının “ Bir perspektif değişimi” başlıklı bir araştırmasına yansıyan genel hava şu: Yapısal sorunlara,iletişimdeki zayıflıklarla, faaliyet maliyetlerinin yüksekliğine  ve bütünleşmenin gerektirdiği esnek davranışa direnen bir gruba rağmen, halk oyunları eskiden olduğu gibi  yine kalite, üretkenlik, sonuç alma ve hizmet etme gibi geleneksel yanlarıyla ön plana geçiyor.
Halk Kültürü ile ilgili yapılan araştırmalar kalite damgasının Anadolu’daki halk oyunlarını kararlarına yansıyan açık bir güç simgesi olmaya devam ettiğini vurguluyor. Bu olumlu gelişme gelişmede, Halk Oyunlarına hizmet edenlerin kendilerini diğer kültürel unsurların yanında daha güçlü görmelerinin de bir ölçüde payı olduğunu Anadolu’daki Halk Kültürüne hizmet edenlerden Prof.Dr.Nevzat Gözaydın’da düşünüyor. Halk Kültürüne hizmet etmenin en büyük sırrı ve güçlü tarafı Anadolu’nun kendisidir. Sadece Anadolu’daki halk kültürüne hizmet edenlerin  kendileri bunu bilmiyor.
Halk Kültürü çalışmaları nereye gidiyor? Bizler araştırmalarda ortaya çıkan sonucun empoze ettiği gerçektende faaliyetlerin düşüşünün mü tanıklarıyız. Yoksa Millî Eğitim Bakanlığındaki halk oyunları ile ilgili politikaların oluşmasında katkıda bulunanların düşündüğü gibi Avrupa Birliğine girerken geleceği olan bir kültürel devle mi karşı karşıyayız?