Bazen yazacak, anlatacak o kadar çok şeyin olmasına rağmen öylece kalırsın. Durup etrafına boş gözlerle bakarsın, dışın çığlık çığlık sessizliğe bürünmüşken, için avaz avaz veryansın etmektedir...

Bazen yazacak, anlatacak o kadar çok şeyin olmasına rağmen öylece kalırsın. Durup etrafına boş gözlerle bakarsın, dışın çığlık çığlık sessizliğe bürünmüşken, için avaz avaz veryansın etmektedir... Sesini çıkarmaya kalksan nasılsa kimse seni anlamayacaktır, bir kaç eski ve ezberlenmiş cümle ile geçiştirmeye çalışacaklardır, o yüzden sende içindeki kollarını açmış seni bekleyen sen'e doğru koşar adım uzaklaşmaya başlarsın, dışındaki sahte yüzlerden... Ve sessizlik... Ve huzur... Ve dinginlik... Ve yalnızlık...
Büyüklerimiz her ne kadar "Yalnızlık Allah'a Mahsustur" Demiş olsalar da bazen kulların da yalnız kalmaya ihtiyacı olabiliyor. Büyüklerimiz hem o sözü koskoca bir hayatı yalnız geçirmemek adına söylemişler bir kere ;)
Bizim burada bahsettiğimiz yalnızlık dünya koşturmacasından, bir takım sahte yüzlerden, menfaatçi kimselerden bir nebze de olsa uzaklaşmak için olanından...
Hepimiz bir kuytu köşe, sığınacak bir liman, sıcak bir dost tesellisi, samimi bir gülümsemeye ihtiyaç duyarız zaman zaman... Bu belki eşimiz, belki çocuğumuz, belki arkadaşımız, belki komşumuz, belki akrabamız, belki evcil hayvanımız, bazense içimizi ısıtan bir melodi, bazen bir bardak çay, belki bir fincan kahve ya da okuduğumuz bir kitap bile  olabilir... Herkesin zor zamanlarında sığındığı çareler farklıdır... Bunları daha da çoğaltabiliriz...
Ben en çok çay içerken, deniz kenarında yürürken, yağmur yağarken, güneş altında ısınırken, sevdiğim müzikleri dinlerken, kitap okurken, örgüler örerken dünyanın derdinden, tasasından sıyrılıyorum...
Sizler nelerle uğraşırken dünyayı unutup mutlu oluyorsunuz merak etmiyor değilim açıkçası;)
Şu an bunları size anlatırken kahvemi içiyorum mesela...
Peki ya sizler nerelerde, hangi ortamlarda, hangi şartlar altında, Gülcan teyze yine neler anlatıyor diye oradan göz ucuyla yazdıklarımı okumaya çalışıyor sunuz?
Nereden nereye geldim yine çok konuştum. Gideyim sonra yine gelirim... Dışarda muhteşem bir sonbahar var muhteşem bir Kasım ayı var, bir yanda yalnızlığın dibine vuranlar, bir yanda hayatı dibine kadar yaşayanlar, bir yanda kuru yaprak gibi savrulanlar, bir yanda yere düşmüş cam bir bardak gibi darmadağınık olanlar... Her bir duygu, düşünce, yaşam tarzı hepsi bizim için... Bazen ağlayış, bazen gülüş, bazen sürat asış... Hepsi kararında olursa güzel...
Yüzünüzde gülüşleriniz ve yalnız kalmak istediğinizde halden anlayanlarınız çok çok olsun...
Günün anlam ve önemine uygun bir melodi bırakalım buraya müsait olduğunuzda dinlersiniz umarım... Yıllar önce canlı dinleme şansına sahip olduğum grup, Gripin-Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar...
Hoş kalın sevgiyle kalın görüşmek üzere inşallah içinizde yaşama sevinciniz ve umudunuz hiç bitmesin...