Ülkemizde geçtiğimiz Mart ayında başlayan pandemi sürecinin senesine aylar kala, bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden biri olan turizm alanı da gerek süreç boyunca gerekse turizm mevsiminde farklı deneyimler kazandı. Çanakkale Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer, Çanakkale turizmini de göz önünde bulundurarak, geleceğin turizminin çok farklı bir model içerisinde olacağını söyledi. Aydeğer, şehrin niteliğini, dokusunu, değerlerini koruyacak bir strateji planlaması yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Pandemi sürecinde turizm sektörlerinin yepyeni bir bakış açısı kazandığını ve bundan sonraki yıllarda turizmde çok büyük farklılaşmaya gidileceğini söyleyen ÇATOD Başkanı Armağan Aydeğer, “Covid-19, tüm dünyada uzun yıllardır yaşanmamış bir travmaya sebep oldu. 2019’da hızlı bir yükselişe geçen turizm verileri, 2020 yılında yaşanan Covid süreci ile beraber yaklaşık yüzde 80’e kadar yaklaşan daralmaya neden oldu. Bu olağanüstü global kriz, ülkemiz ile ilgili değil; dünyadaki turizm ile ilişkili tüm alanlarda bu yoğun şekilde yaşandı. Covid 19 süresi bizlerde Mart ayı ortası gibi görülmeye başladı ve o zamandan itibaren turizmde büyük bir tesir altında kaldı. Bizler ÇATOD olarak bu sürecin hem başlangıcında hem sonunda gerek kendi üyelerimizle gerek paydaşlarımızla birçok anket çalışması yaptık. Hem akademiden hem de sektör paydaşlarımızla çok sayıda online toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantılarda ne oldu ve bundan sonraki süreç nasıl evirileceğine dair görüşlerimiz ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

“ESKİ USULDE BİR TURİZMİ ARTIK YAŞAMAYACAĞIZ”
Birçok ülkede covid-19 aşısı ile birlikte turizmde yaz sezonu için tur satışlarını başlaması haberlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aydeğer, “Tünelin sonundaki ışığın başka bir tren olmadığını, artık bir şeylerin normale döneceğine dair kanaatimiz olduğunu söyleyebilirim. Pandemi sürecinin başladığında gözlemlediğimiz şuydu; misafir artık yüksek konsantrasyona değil daha düşük nüfus yoğunluğu olan şehirleri daha çok tercih ettiğini hem bunu araştırmalarda gözlemledik hem de bunu deneyimledik. Aynı zamanda insanlar hava yolunu taşımacılığını mecbur kalmadıkça tercih etmeyeceği ve kendi araçları ile karayolu taşımacılığını kullanmayı tercih edeceklerini gözlemledik. İnsanların genel tatil tercihlerinde daha çok doğayla iç içe eko turizmin yoğun olduğu denizle yakın noktalara daha fazla tercih ve eğilimin olduğunu gözlemledik. Ayrıca kimlikli şehirler; yani kültürel, coğrafi, doğal değerler açısından bunu korumuş destinasyonlara daha çok ilgi ve alakanın olacağını düşünüyoruz. Aslında şu an elimizde bir deneyim dönemi de olmuş oldu. Haziran ortasından itibaren kısıtlamaların gevşemesiyle, bu turist eğilimini bire bir deneyim ettik. Çanakkale özelinde konuşmamız gerekirse, saydığım turist eğilimlerinin doğrudan pozitif tarafındaki bir destinasyon olarak ayrıştığını söyleyebilirim ki Temmuz, Ağustos aylarında bölgemiz özellikle diğer ülkedeki turist destinasyonları içerisinde olumlu yükselen noktalardan bir tanesiydi. Gelecek ile ilgili konuştuğumuzda ise, turizm dediğimiz şey dünyada 60 tane alt sektörü besleyen ve bununla beraber sadece bir gezi değil aynı zamanda iletişim, sosyalleşme ve birçok alanda müthiş bir aurası olan bir sektörden bahsediyoruz. Dünya turizmi bu çerçevede daha hızlı bir geri dönüşüm yapacaktır ama hiçbir şekilde eski usulde bir turizmi artık yaşamayacağız. Artık insanların daha kendini farklılaştırdığı bir turizmi göreceğiz” şeklinde konuştu.

“NİCELİK ÜZERİNE DEĞİŞ NİTELİK ÜZERİNE KURGULAMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEM”
Aydeğer, Çanakkale bölgesi özelinde pandemi sonrasında nasıl bir süreç ilerleyeceğine dair düşüncelerini paylaşarak, “Araştırmalarımızda görülüyor; pandemi süreci kitlesel turizmle ilgili olan stratejilerin revize edilmesine neden olacak. Bölgemiz bu konuda bugüne kadarki yapılan yatırımların da bu paralelde olması bir avantajdı. Bölgemizde bu anlamdaki tesislerin yatırımlarının artacağını düşünüyoruz ki insanlar artık o büyük yapılardan ziyade daha küçük bölgeyle özdeşleşmiş yerlere daha fazla ilgi gösterecek. Bunu geçirmiş olduğumuz 2-3 aylık sürede gözlemledik. İnanıyoruz ki Çanakkale, yaklaşık 671 kilometre sahil bandıyla, Kazdağlarıyla, sahip olduğu olağanüstü kültürel değerleri ile çok güçlü bir büyüme potansiyele sahip. Bundan sonraki süreç, bizim nicelik üzerine değiş nitelik üzerine kurgulamamız gereken bir dönem. Covid 19 süreci insanların artık nicelik odaklı büyümelerinin önündeki en büyük aslında silkinme, en büyük farkındalık üretmesine sebep olan mevzu olarak karşımıza çıktı. Bu saatten sonra halen daha nicelik üzerine kurgu olursa bunun başarısızlığa ulaşma ihtimali çok yüksek. Dolayısıyla Çanakkale sahip olduğu nitelikli ürünleriyle, kişiye özel, yöreye özel yatırımlarıyla ilerleyen süreçte çok da olumlu bir noktada olacağına inanıyoruz” dedi.

“TÜM DÜNYA DESTİNASYONLARI İÇ TURİZM ÜZERİNE ODAKLANDI”
Aydeğer, “Turizm demek iletişim, tanıtım, burada yapılan etkileşimi maksimum seviyede ilgili kişilere eriştirmek demek. Dolayısıyla geçmişte Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odamız öncülüğünde gerçekleştirilen Masterchef programında olduğu gibi, Çanakkale il turizminin tanıtımı açısından çok önemli faaliyetler. Pandemi dönemi bize farklı ve hızlı stratejiler üretme zorunluluğunu da ortaya koydu. Bu süreçte tüm dünya destinasyonları iç turizm üzerine odaklandı. Ülkeler arasında seyahat kısıtlamaları çok yükseldikten sonra ülkelerin birinci önceliği bu kriz döneminde iç pazar olarak görüldü ki 2021’in de iç pazarın liderliğinde devam etmesi gerektiği hususunda bir fikir birliği var çünkü ülkeler arası seyahatin çok hızlı geri dönüşmesi 2021’de çok muhtemel değil. Yüzde 80 düşüşten sonra mutlaka iyileşme olacaktır ama 2019 verilerine ulaşmamız 2022 ve sonrasında göreceğimiz bir süreç olacağını görüyoruz” şeklinde belirtti.

“TALEBE ODAKLI BÜYÜME MODELİNDEN SIYRILMAMIZ GEREKİYOR”
“Covid 19 süreci, yaşayan jenerasyonun deneyimlediği en olağanüstü hadiselerden bir tanesi. Ama bir taraftan da hepimizin kendimizi, iş modellerimizi sorguladığımız çok önemli bir farkındalık sürecini de tetikledi” diyen Başkan Aydeğer, şunları söyledi: “Hepimiz artık bundan sonraki süreçte yaptığı iş modelinin doğruluğunu sorguladı, yaşadığı hayatın doğruluğunu sorguladı çünkü artık sayısal çoğunluk hiçbir anlam ifade etmediğini, çok büyük sayılarla ifade edilen şeylerin küçücük bir virüsle tarumar olabileceğini gördü. Ama buradaki kuvvetli yapıların, kalitesi yüksek yapıların bu tür süreçlerde daha dirençli, daha kuvvetli yapıların buna karşı daha etkin şekilde kendini koruyabildiğini gözlemledik. Bu sebeple Covid-19 süreci hepimiz açısından pozitif yönden baktığımızda bir farkındalık süreci. Ben şuna inanıyorum ki, Covid-19 sonrasındaki süreçte başta ülkemiz olmak üzere, bölgemizde, dünya turizminde çok büyük farklılaşmaya ve sıçramaya vesile olacaktır. Ülkemizin ve bölgemizin sahip olduğu hem doğal değerler hem kültürel değerler hem de alternatif turizmle ilgili olan değerleri bugün insanların özlemini duyduğu ve buraya gelmesi ile ilgili en önemli motivasyon faktörleri. Burada çok dikkat etmemiz gereken bir husus var, özellikle kendi bölgemiz açısından söylüyorum. Biz burada çok kıymetli bir elmas gibiyiz Çanakkale’de ve dünya turizmi açısından da çok önemli bir destinasyonuz. Bizlerin bu Covid sürecinden çıkarmamız gereken ders, talebe odaklı büyüme modelinden sıyrılmamız gerekiyor. Ne kadar çok talep, o kadar çok arz üretmememiz gerekiyor. Mutlaka kapasite planlaması yapmamız gerekir. Şehrin niteliğini, şehrin dokusunu, değerlerini koruyacak bir strateji planlaması bizler için olmazsa olmaz. Sadece talep tarafından şişirilen bir büyümenin ilerde sonradan dönüşü olmayacak sorunlar üretebileceğini görüyoruz. Bu nedenle Çanakkale’miz bu pırlanta halini koruyabilmesi için dikkatli olması gerekiyor. Bunun dışında ilimiz birçok değerleriyle, birçok özellikleriyle dünyada fark yaratacağınız göreceğiz.”

“İLİMİZİN BİR AVANTAJI DA SAĞLIK TURİZMİ”
Aydeğer, sağlıklı yaşam turizminin yakın zamanda göreceğimiz başlıklardan biri olacağını da bildirerek, “Çanakkale’de gerek organik besin kaynakları gerek doğal imkanlarıyla bunun en büyük adaylarından bir tanesi. İlimizin bir avantajı da sağlık turizmi. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Avrupa ülkelerindeki yaş ortalaması dünya ortalamasının üstünde. Ülkemiz bu anlamda sahip olduğu alt ve üst yapıyla ve var olan turistik değerleriyle çok büyük bir oyuncu. Bunun da mutlaka ilerleyen süreçte faydasını görüyor olacağız. Özellikle ilimizin sunmuş olduğu alternatif turizm imkanlarıyla, dalış turizminden tutun trekking, bisiklet rotaları gibi özetle deneyim turizmi yaşayacağı imkanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu ve benzer noktalar ilimizin odaklanması gereken çok önemli değerler. Bunun da bütüncül bir kurguyla yapmamız çok önemli. Dünyanın gelişmiş noktalarında bütüncül yapıyı görüyoruz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Gizem Tuğçe BAYHAN
Editör: Boğaz Gazetesi