Yol, Sürü gibi filmlerin yaratıcısı Çirkin Kral...

Cannes ödülleri alan başyapıtlara adını yazdıran Yılmaz Güney'in en sevdiğim filmi 'Yol'. 
Hem Türkiye'ye Cannes ödülünü kazansaması hem de döneminde yasaklanan, baş kaldıran bir yapıt olmasından olabilir. 
Yol filmi birçok şeyi anlatır bizlere; zaten bu yüzden susturulmaya çalışılmıştır ya zaten. 


Konusu ise şöyledir;
İmralı Açık Cezaevi'nden bayram iznine çıkan beş mahkûmun öyküsü iç içe gelişir. Seyit Ali, şeytana uyup kendisini aldatarak namusuna leke düşüren karısı Zine cezasını vermek için köyüne gider. Filmin en ilginç ve sarsıcı bölümünü oluşturan öykü. Özellikle de kar sahneleri, Seyit'in karısını sırtında taşıması ve tövbekar Zine'nin donmaması için kamçıyla dövülmesi ama sonuçta ölmesi, Batının da ilgisini çektiği insan dramlarından biridir. Zine'nin törelere göre öldürülme görevi öncelikle ihanete uğrayan kocaya düşmektedir. Karısını, ailenin ceza olarak zincire vurduğu ahırda bulan Seyit Ali, bir ölüm yürüyüşüne çıkar. Dondurucu soğuğa dayanamayan Zine, kendisini kurtarması için yalvarır. Gerçekte Seyit, baştan beri karısını öldürmeye karşıdır. Onu kurtarmak için çırpınır durur. Ama vahşi doğanın ölümcül soğuğuna karşı gücü yetmeyecektir. Diğer dört mahkümun öyküsü çeşitli olaylar içinde sürüp gider. Sorunları ve özlemleri törelerin mahkûm ettiği kadınlardır.