Sunuculuğunu Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın yaptığı Kanal D’nin çok sevilen programı "Neler Oluyor Hayatta" son yılların en çarpıcı röportajlarından birine imza attı. Ünlü şarkıcı Neşe Karaböcek, hayat hikâyesini kaleme aldığı "İşte Benim Masalım" adlı kitabını okurlarıyla buluşturdu. Kitabın tanıtımında çarpıcı açıklamalarda bulunan Karaböcek, yaşadığı acı kayıpları ve kızgınlıklarını dile getirirken, kardeşi Gülden Karaböcek’i affetmediğini söylemişti. Bu açıklamaların ardından gözler Gülden Karaböcek’e çevrildi. Yıllardır bu konuda suskunluğunu koruyan Gülden Karaböcek, 50 yılın ardından "Neler Oluyor Hayatta" program koordinatörü Reyhan Şan Tunaboylu’ya konuştu.
Olayların asla anlatıldığını gibi olmadığını söyleyen ve pişmanlıklarını dile getiren Karaböcek’in önemli açıklamalarından satır başları şöyle:
"Okumadım ama okuyacağım"
"Kitabı aldı kızım ama daha okumadım, çünkü henüz vaktim olmadı. Oradan oraya koşturuyorum konserlere, yoruluyorum. Okuyacağım. Benimle ilgili yazılanları önemsiyorum. Doğruyu yazmış mıdır, bilmiyorum. Okumam lazım. Kitapta yazılanlarda yalanlar varsa da herhangi bir tepkim olmaz çünkü ben onun gibi bütün gerçekleri ortaya döküp ailemin rezil olmasını istemem. Yani, bu çok kötü olur eğer ben de bir şeyleri ortaya dökersem. Bu yüzden istemiyorum. Ortada büyük bir oyun var hem de."
"Beni bu evliliğe mecbur ettiler"
"Neden eniştenizle evlendiniz?" Sorusunu da şöyle yanıtladı Gülden Karaböcek: "Bu hikâye uzun. Çok derin, çok ince, çok detaylı anlatmam gerekir. Onu da burada yapmak istemiyorum. Yani bir aşk meselesi falan yok. Olayı böyle yansıtmak işine geldi. Mecbur etmeselerdi beni bu evliliğe. Evet, mecbur edildim. Ve ablam mecbur etti."
"Aşk yoktu, ablam mecbur etti bu evliliğe"
"Ablam beni ortaya döktü, adımı afişe etti herkese. Rezil etmeye çalıştı. Bir taşla kaç tane kuş vurmaya çalıştı! Hem beni sahneden mahrum edecekti, halkın gözünde küçük düşürecekti, hem de benden kurtulacaktı. Mağdur bir kadını oynayacaktı. Ve öyle de oldu. Sokakta bıraktırmasaydı aileme, anneme, babama Onlara kötüleyip beni sokakta bıraktırdı. Ne eniştem ne de ben birbirimize aşık olmadık. Öylesine, olayların akışında gitti her şey. Ben tek başıma kaldım. Kimsem yoktu. Gidecek yerim yoktu, parasızdım. Mecbur kaldım. Eniştem yani sonradan eşim olan kişinin de kendi planları varmış. Ben bunu çok sonra anladım. İlk başta sanki bana yardım etmek istiyormuş gibi davrandı. Sonra birlikte plak yaptık ama emeğimin karşılığını vermedi, hakkımı ödemedi, bana tek kuruş vermedi. Bir ev tutmak istedim, destek olmadı. Kendi başıma bir hayat kurmak, bir ev açmak istedim. Yine yardım etmedi. Ablam bir taraftan, ‘evlensin, ortada kalmasın, artık evlensinler, adı çıktı, onu kimse almaz’ diye gazete röportajları verdi. Daha ayaklarımın üzerinde yeni yeni durmaya çalışan, albümler, 45’likler yapmaya çabalayan biriydim ben. Atilla Bey ile aynı evi paylaştık ama o yine dışarıda kendi hayatını yaşıyordu. Evliliğimiz 12 sene sürdü. Bir çocuk da oldu. O kadar. Ortak bir çocuğumuz var. Zaten onlar boşanmaya karar verdiklerinde ben babamla turnedeydim. Hiç haberim bile olmadı. Karşı taraf hiçbir şeyi dolduramıyor. Sadece ‘beni aldattılar, şunu yaptılar, bunu yaptılar’ diyor. Dediği tek şey bu. Başka bir detay var mı? Ama başka şeyler var. Bu sır benimle gidecek. Kimse büyük konuşmasın. İnsanların başına ne geleceği belli olmaz. Herkesin evladı var. Başlarına ne gelebilir, kimse bilmiyor."
"Çok pişmanım, keşke hiç doğmasaydım"
"Bu evlilikten Gülden Karaböcek ne kadar pişman oldu?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Kınamak çok kolay bir şey. Tabii ki pişmanım. ‘Keşke doğmasaydım’ diyorum hep. Ablam tabii ki beni affetmeyeceğini söyler çünkü affederse artık mağduriyeti biter. Şimdi bakın... Nefret ettiği bir insanın sayesinde plak yapıyor. Bir şarkı söylemiş, klip çekiyor, kitap çıkarıyor. Fırsata çeviriyor işi. Para kazanmaya çalışıyor. Ben olsam tenezzül etmem."
"Beni affetmez, çünkü affederse mağduriyeti biter"
"Oğlu için ağlıyor, ama bana ağlıyormuş gibi yapıyor. Oğlunun öldüğüne ağlıyor. Elli yıldır ağlamıyordu. Amerika’da oturuyordu. Gayet iyiydi. Babam, bana bu soyadını verdiği için onun cenazesine gelmedi. Babamı sevmedi. Bana arka çıktığı için babamdan nefret etti. Babam bana her konuda destek oldu. Hayattayken niye bu kitabı çıkarmadı? Ben alıştım artık suçlanmaya. Artık bana hiçbir şey ‘şey’ gibi gelmiyor. ‘Beni üzmüyor’ diyebilirim yani. Çok üzüldüm. Artık üzülmek istemiyorum. Hani ‘Doğduğun ev kaderindir’ derler ya Aynı benimki de öyle işte. Kaderimmiş benim doğduğum ev. Keşke kardeşi olmasaymışım. Ben çocukluğumu yaşayamadım. Genç kızlığımı yaşayamadım. Hiçbir şeyimi yaşayamadım. Evlendiğimde 20 yaşındaydım. Bir gün sabah kalkıp ‘Eniştemle evleneceğim’ demedim tabii ki. Bitti zaten. Gelmişim 70 yaşıma. Bundan sonra olsa ne olur, olmasa ne olur? Beni Allah tutuyor. Allah beni seviyor ki hâlâ ayaktayım. Allah doğrunun yanındadır. Yanlışın yanında olmaz."
"Çok özledim ablamı"
Neşe Karaböcek’in kızsa da sözlerinden özlem ve pişmanlık akıyordu. Ünlü sanatçı "özlediniz mi?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Özlemez olur muyum? Tabii ki özledim. Onun o yumoş yanaklarını öpmek isterim. O beni mezara kadar affetmiyor ya... Ömrümüzün sonuna geldik zaten. İkimizin de ayağı çukurda. Kimin önce gideceği belli değil. Ama mahşerde, Allah’ın huzurunda her şey ortaya çıkar. Ben mahalle tellalı gibi çıkıp anlatamam. Benim öyle bir tabiatım yok."