.
Akraba ve komşularla tebrikleşerek karşılıklı sevgi ve saygı duygularımızı aktarmalı, muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmalıyız. Gidip görüşemediğiniz akrabalarınızı telefonla aramayı ihmal etmeyelim.Bayramda karşılaştığımız herkese selâm vermeli, tanıdığımız ve tanımadığımız herkesin bayramını kutlamalıyız.
Hastahanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunarak, iyileşmeleri hususunda gerekli olan yardımı yapmaya hazır olduğumuzu bildirmeliyiz.
Bayramda yetimler ve kimsesiz çocuklara şefkat dolu duygularımızı aktarmalı, onlara anne ve baba gibi davranmalıyız.
Mübarek bayramlarda güzel bir geleneğimiz daha var. O da mezarları ziyaret etmek ve orada yatan yakınlarımıza hayır duada bulunmak, ruhları için yoksullara ve kimsesiz çocuklara sadaka vermek.
Peygamberimizin ve ashabının kabir ziyareti bizim için örnektir. Kabirleri ziyaret ederek ölülerimiz için dua etmemiz ve onlar için Allah’tan af ve mağfiret dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çeki düzen vermeleri için yararlıdır. İşte bayramlarda ölüleri de ziyaret ederek
Dargın olduğumuz kimselerle bayramı fırsat bilerek barışmalı, tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız.
Peygamberimiz buyuruyor: “Müminin, din kardeşine üç günden daha fazla dargın durması helâl olmaz.” (Müslim, “Birr”, 8.)
Ramazan Bayramı’nda bayram namazına kadar fitrenizi vermediyseniz fitrenizi verin. Kurban Bayramı’nda kurban etinizi kesemeyen yakınlarınızla paylaşın.
Kaynak: Lütfi Şentürk, Diyanet İşleri Başkanlığı